İhanetin sebebi ve savunması yoktur! İhanet ederken savrulan yalanların da asla açıklaması yoktur. Bir taraftan ihanete baş koyarken diğer taraftan ikinci şahsın duygularıyla oynamak tecavüz değildir de nedir.
Acaba eskiden beri hep mi böyleydi diyorum, yoksa? Bir taraftan hayatımızda olan insana ihanet gayet normalmiş gibi karşılanırken, ikinci kişiye döktüğümüz yalanlarla artık günümüzün modern tecavüz yöntemi demi gayet normalmiş gibi kabulleniliyor.
Kadın olmak! Hah, analarımız bacılarımız ve kızlarımız da kadın, unutuyoruz herhalde. Herkes mutlu olmayı, sevmeyi sevilmeyi hak eder, mutluluğu sevgiyi aşkı arar. ‘’Evliler âşık olamaz mı?’’ Yasak aşkın sonsuzluğu nerede görülmüş, yarınları olmayan bir aşk serüveni.
Mutsuz olup mutluluğu aradığını, âşık olmak sevmek sevilmek istediğini söyleyenler, karşısındakine bir adım yaklaşabilmek, yüreğine dokunabilmek için ‘’evliliğim sadece kâğıtlar üzerindedir’’ savunmasının arkasına sığınır. Kimileri mertçe ‘’Evliyim ama mutlu değilim. Aynı evde ayrı yaşamlar, paylaşım yok. Aşk ve sevgiye inandığım için, sevmek sevilmek, âşık olmak benimde hakkımdır’’ Evet, gelip geçici olduğu halde, mutlu olduğun yere kadar diyerek evli olunması sakıncalı görmeyenlerde var.
Ama evet ama ayrı bir tat lezzet peşinde olanlar ‘‘yıllar önce boşandık’’ diyerek kadının yüreğine sonra tenine dokunmak, sizlere sorarım, tecavüz değil midir? Kadının yüreğine tenine dokununcaya kadardır ‘’aşığım seviyorum’’ Evli oldukları ortaya çıkınca da, bin bir yalanlarla savunmalar ve utanmadan hala ‘’hayır, ben bir anlık gelip geçici heyecan peşinde değildim’’ Yo, aslında ele geçeceklerini hesaba katmamışlardır.
Onlar mesut ve bahtiyar eşlerinin koynunda müsterih bir duyguyla uyurlarken, olan inanmak güvenmek istediği ve mutlu olmak istediği için, yüreği ve teni tecavüze uğrayana olmuştur. Hoşça kal! Biliyorum, buna tecavüz denilmez diyecek olanlarınız olacaktır.
Evet, ister kabul edin ister kabul etmeyin, duygularla oynamakta tecavüzdür. Yıkılan umutların, tükenen güvenlerin vebali çok ağırdır. Yasak aşkın özgürleştiği, helal olduğu nerde görülmüş. Yasak aşkın vebali ağır olur, cezasını kanunlar yasalar vermez göklerin mimarı, doğanın canlıların yaratıcısı yüce Rabbimiz verir. Yanındaki aynı yastığa baş koyduğun insana saygın yok, Allah ’ada mı saygı korku yoktur. Bir başkasına ait olanı çalmanın, bir başkasına vermenin vebali ağır olur, yine cezasını kanunlar yasalar vermez, dünyamızın mimarı yüce Rabbim verir. Günahların sevapların, haram ve helallerin dinimizce günahlarından bahsederken hiç mi Allah korkumuz yok, hiç mi vicdanımız kalmamış.
Sev, sev dediler, insanlığı, doğayı, eğrisini büğrüsünü, doğrusunu yanlışını sev, sev insanlık sende kalsın dediler. Sevdim, yüreğimi sökercesine, ellere teslim edercesine sevdim, sevdim amma bir gün baktım ki ben sevgisizlikten gebermek üzereyim ve sonunda sevmekten istifa ettim. Sevelim sevelim de layık olanı, hak edeni, sevgiyi mukaddes bileni sevelim, değil mi? Ama’’
|