Ayrılık belası ekmekten, sudan etmiş ve cehenneme dönen dünyada nefes almak pek zor işmiş.
Sabrı kendisine ayna bilen biraz fazla yaşarken, sabrın ipini kesen üç günde gitmiş. Sudaki zenginlik tek aşkta ve güneş tek sevgide gizliymiş.
Aşkını ve sevgisini yitiren yürek çok geçmemiş kör olmuş sonra bir uçurumun kenarına yürümüş. Bakmış sonsuz ufka, görür gibiymiş, bilir gibiymiş sonun bir adımına kaldığını. Ve atmış bir adım daha…
Dile kolay gelir “bitti” demek. Bir tarafın kar yangını, diğer yanın azap rüzgarlarına düşer. İstediğin kadar feryat figan et, kırk gün, kır gece gözlerini yumma istersen… Çaresizliğin dibine vuran yüreğin, yıkılışların ve yanışların en büyüğü ile kırar kalemini…
Ayrılık saman alevi öfkelerden değildir. Ayrılık sözde “bitti” diyenlerden hiç değildir ve ayrılık laf ola beri gele diye tümce içinde bile kullanılacak bir sözcük değildir…
Ayrılık en büyük ateştir ki yanmaları bitmeyen, özlemleri hiç tükenmeyen, yokluğun tenhasında bir türlü dile getirilemeyen, yenmeyen, içilmeyen, ruhunu diri diri mezara iten, varını yoğunu talan eden en acımasız duyguların feriştahı, zehir zemberek tümcelerin kralıdır. Hatta “ölümü” bile alaşağı eden en korkunç, en acımasız imparatorların üstündedir. Şeytana pabucu ters giydiren, üstüne milyarlarca yokluk yükleyen, yüreğini rezil rüsva eden en gaddar duygudur ayrılık…
Durup ve düşünmek gerekiyor ayrılmadan önce. Hatta “ayrılık” sözcüğünü dilinize dolamadan evvel oturun bir köşeye sonra sorun kendinize, yüreğinize; “onsuzluğa ne kadar dayanabilirim?” diye…
Gidip de gelmeyenlerle dolu bir dünyada yaşamak cidden meşakkatli bir iş ve “döner bir gün yollarına” adaklar adayanların çaresiz bekleyişleri, ıstırapların en büyüğü olarak mühürlüyor yüzyılın bu kesitini. İnsanoğlu her devirde yaşamak gayesini önce aşka sonra sevgiye ipotek bırakmış. Hangisine haciz gelmişse “çok yaşamamış…”
Sakin olun, acele etmeyin. Bir gün dönme ihtimaliniz olan kapıları sert çekmeyin ve dahası biraz daha bekleyin. Sonsuz şükrün ve şükranın sırrı vuslatsa eğer, vuslatınıza sahip çıkın…
Alim olan susar, bekler
Yari güzel olan, söyler
Rızasız düğün mü olur?
Istırap kokar türküler
Lahzalara ılgıt ılgıt…
Itır bahçelerinin gülü
Kalbim kalbine diz çöker…
“A Y R I L M A Y A L I M”
|