Türkiye’m 10 farklı ilini etkileyen, 6 Şubat günü Saat 04.17’de Kahramanmaraş-Pazarcık merkezlinde oluşan 7.7 büyüklüğünde ve aynı gün 9 saat arayla Kahramanmaraş-Elbistan merkezinde oluşan 7.6 büyüklüğündeki depremlerle enkaz altında kaldı. Bölge can pazarına dönüştü. 25.000 civarında insanımız yaşamını yitirdi. Türkiye’m 7 gündür kan ağlıyor. Deprem otoriteleri 7.7 büyüklüğündeki depremin 130 atom bombası enerjisine eşit olduğunu söylüyorlar.
Aristo’’ Bilmenin temeline hayret, merak, bilme zevki ve boş zamana sahip olmayı’’ koyar. Hayatı kolaylaştırma yönündeki çabalar, pratik ihtiyaçların tatmini de bilme isteğinin içindedir. Bilime dayalı düşünce, maddeyi pozitif görüşle ele alan sayısallaşma yönündedir. Bilim ve Bilim İnsanının çok geniş bir mutfağı vardır. Çok boyutlu ekonomik, sosyal, politik, tarihsel ve ideolojik sistem Bilim İnsanını doğruya yönlendirir.
Önemli bir özellik ise Bilim’in yapıldığı, üretildiği iklimin kültürün, zihniyet ve zemininin mührünü taşımak zorunda olmasıdır. Bu noktada 20 Ekim 2022’de depremlerle ilgili Hatay’da yapılan kongre ve çalıştay sonrası ‘’Maraş, Konya, Hatay’’ bölgelerini ilgilendiren araştırma sonuçları; İnşaat Mühendisleri Odası tarafından verilen 75 soru önergesinden sadece bir tanesinin kabul görüp diğerlerinin sümen altı edilmesi; zihinlerimizde kocaman bir soru işareti olarak durmaktadır.
Bilimin teknolojiye dönüştürülen uygulamaları Bilim ve Bilim İnsanlarını aşarak , maalesef ki hükümetler ve daha çok büyük işletmecilerin dayatmasıyla istenildiği şekle evrilmektedir. Bu sınırsız ‘’hükmetme gücü’’ insanı bir araç bir ara madde konumunda kullanırken; Bilim yoluyla Doğa’yı anlama Doğayla bağ kurmaktan vazgeçilip Doğa’ya hükmetme en uç sınırlara kadar götürülüp-fay hattı üzerine ev, hastane, yol, havaalanı inşa etme- istek, ihtiras, şan, şöhret ve menfaatler doğrultusunda hareketle felaketler ‘’kader’’ olmaktan çıkar.
Tedbirde kusur, kadere iftiradır!
Jose Ortega y Gasset. Bilim adamının insan yaşamını kolaylaştırma çabalarına karşı koyanları ‘’ilkel yaratıklar -modern barbarlar’’olarak niteler. Çağımızda görülen insan soyunu tehdit eden bu aymaz, egoist, kapitalist düşünce, çağdaş görüntü ambalajı içine saklanan sömürgeci insanların kıyımıdır.
Sosyal-Kültürel hafızanın rafa kaldırılmasıyla, ranta teslim olan teknolojik sürükleniş, bilimsel yöntemin evreni anlama ve kavramada tek geçerli yol olduğu doğrusu, kapitalist gelirin hizmetine teslim edilemez. Yasalarla getirilen İmar Kanunları güçlü devlet ve kuruluşların kontrolünden çıkarılmalıdır. İnsan ve tabiatın doğasıyla bir bütün oluşturmasının önünde asla engel olmamalıdır. Aksi halde ilk bakışta nimet gibi görünen varsılların gönülsüz kurban kayıplarına dönüştüğünü, doğanın önünde durulmayacağını bu günkü gibi gözyaşları içinde izlemeye devam ederiz.
Yılda yaklaşık 100’e yakın depremle sallanan Japonya binalarını nasıl ayakta tutuyor? 1995 yılında 6.000 kişinin ölümüne yol açan Kobe Depremi sonrasında Japonya’da katı bir inşaat yönetmeliği devreye sokuluyor. Binalara ayrı kurallarla koruma sistemleri getiriliyor. Yasalarla insan yaşamı korunabiliyor. Elbette yürürlükteki yasayı uygulamak büyük önem arz ediyor. Kaçak inşaat yapanın en ağır cezası alması, siyasetçilerin oy uğruna imar affı çıkarmaması, ruhsat dağıtımında yasal kriterlerin göz ardı edilmemesi, rant çetelerine inşaat yapımlarının teslim edilmemesi, şehir, çevre imar, iskan planlamalarının ve deprem bölgelerine çıkan imarın doğaya uygunluğu şart olacaktır.
Ülkemden iki güzel örnek vermek istiyorum. 1999 depreminin meydana geldiği Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda yer alan Tavşancıl'da hiç yıkım olmadı. Beldenin 1989'da seçilen ve 2002'ye kadar görev yapan Bel. Bş.nı Salih Gün deprem riski nedeniyle Bilim İnsanlarıyla yardımlaşarak hazırlanan imar mevzuatı çerçevesinde sadece 3 katlı binalara imar izni verildiğini belirtiyor.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ortasında kalan Erzin ilçesinde de hiç bina yıkılmadı. Bel. Bş.nı Ökkeş Elmasoğlu, kurallara uyduklarını, kaçak binaya izin vermediklerini , sadece yerel yönetimler değil vatandaşların da bu konuda sorumluluklarının olduğunu, kurallara uyulmasının şart olduğunu belirtiyor.
Bir Sümer atasözü. ‘’Kasapların tartışmasında koyunların taraf tutması, koyunların kaderini değiştirmez’’ Der; Bilim söz konusu olunca susulmalı, akılla denetleyip, duyarlı bir farkındalıkla konu değerlendirilmelidir. Aksi halde fatura işte tam da şu sırada yaşadığımız felaket gibi çok ağır olur.
Tedbirde kusur, kadere iftiradır! Deprem öldürmez, yapının usule uygunsuzluğu öldürür.
Yaşanan felaketin üzüntüsü ve çaresizliğimizle içimiz acıyor. Depremlerin sonucu korkunç can kaybı, bölgedeki insanımızın ihtiyaçlarına cevap verme isteğimiz ve mal hasarıyla yardımlaşarak başa çıkmaya çalışırken; hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil şifa ve acılı gönüllere tez zamanda ferahlık diliyorum.
Harika Ören İzmit 12 Şubat 2023 |