Bu, boşanmış bir kadınla evlenmek istediği için taht ile aşkı arasında seçim yapmak zorunda kalan ve aşkı seçen bir adamın gerçek hikayesidir. İngiltere Kralı Sekizinci Edward, Wallis Simpson, uğruna tacını tahtını feda etmiş; kendini sevdiği kadını bir masal dünyasında yaşatmaya adamıştır.
Edwart tahttan feragatını radyodan halka yaptığı bir konuşmayla duyurmuş . Kral ‘’ Sevdiğim kadının desteği olmaksızın ağır bir sorumluluk yükünü taşımayı ve kral olarak görevimi yerine getirmeyi olanaksız bulduğuma inanmanızı isterim. Bu nedenle tahttan feragat ediyorum’’ diyerek duygusal bir veda ile kalpleri titretmiştir. Böylece ülkesinin kapıları artık ona kapanmıştır.
Hikayenin başına dönersek Edward, Simpson ailesiyle 1930'yılında tanışır. İlk eşinden ayrılan Bayan Simpson 1928'de, bir yıl sonra ikinci evliliğini Ernest Simpson’la yapmıştır. Edward ile bayan Simpson arasında başlayan samimi dostluk zamanla aşka dönüşür . Tartışılmaz giyim ve mücevher zevkiyle göz kamaştıran alımlı bir kadın olan Wallis Simpson’a duyduğu büyük aşkı babasına açamadan V. George ölür ve 20 Ocak 1936’da Sekizinci Edward kral ilan edilir. Aynı yılın 11 Aralığı'nda tahttan çekilmesine kadar Birleşik Krallık, İngiliz İmparatorluğu Dominyonlarının Kralı ve Britanya Hindistanı İmparatoru görevlerini sürdürür.
Bayan Simpson ikinci eşinden boşanır ve çift 3 Haziran 1937'de Fransa’da İngiltere Kilisesi'ne bağlı bir papaz tarafından evlendirilirler. Bu tarihten birkaç gün önce Kral VI. George, Kabine'nin tavsiyesi üzerine, yalnızca düke altes unvanını verir; düşesi bu onur unvanından yoksun bırakır. Fransa’yı vatan seçen Wallis-Edward çifti Paris’te davetler, seyahatler, alışverişler arasında geçecek yepyeni bir yaşama adım atarlar. Artık onlar Jet sosyetenin gözdesidirler. Her balonun, her parti ve açılışın şeref konuğu olurlar.
Edward Albert Christian sevdiği kadınla beraberdir ama parlak yaşamının ışıkları altındayken bile vatan hasretini içinde taşır. Bunun aksini söylemek mümkün değildir. Asla Wallis Simpson ile yaşamayı seçtiğine pişman olmaz ve aşkı hiç eksilmez.
Wallis-Edward çifti saraylara, krallara ait porselen takımlarıyla ünlü sofralarında Bahamalar’ın egzotik yemeklerinin tat kattığı neşe dolu akşamlarda dostlarını ağırlamaya bayılırlar. Windsor Düşesi, antikacıları dolaşmayı çok sever. Servet değerinde nadide gümüş porselen takımlar toplar; sofralarında horozlu şamdanlar, dantel peçeteleriyle günlerce konuşulacak davetlere imza atar. Yemek tariflerini sır gibi saklar, aşçılarının ustalığıyla övünür.
Dük ve Düşeş’in bir tek yemek zevkleri uyuşmaz. Ayrı düştükleri bu konu da Düşes ‘’Ben Dük’le iyi ve kötü günleri paylaşmak için evlendim. Yemek zevkini paylaşmak için değil’’ Der. Çocukları yerine koydukları Carlin cinsi köpeklerine son derece düşkün olan çift onlarla çok mutludurlar. Gümüş tabaklardan mama yiyen evde kendilerini eğlendiren tüylü varlıkları gezdirir, üstlerine titrerler. Muhteşem villaları Carlin cinsi köpek heykelleri, paha biçilmez antikalar, eşsiz sanat eserleriyle doludur.
O yıllarda 150.Yaşını kutlayan Cartier’in en iyi müşterisi Düşeş’in arabası yıldönümü, seyahat, davet gibi her vesileyle Cartier’lerin kapısı önünde görülür. Gündüz kıyafetleriyle altın kullanan Düşes, platin kaplı elmaslarını geceleri takar. Gösterişli takılarıyla sade kıyafetler seçer. O dönem Fransa’sında kaçınılmaz bir Wallis Moda rüzgarı esmektedir. Akıl dışı paralara alınan abartılı kaplan, panter, papağan motifli mücevherleri ne dudak bükülse de gıpta ve kıskançlıkla bakıldığı aşikardır.
Wallis’in her mücevherinin bir öyküsü vardır. Arkalarında bir tarih, küçük bir not ya da bir sevgi sözcüğü yazılıdır. En sevdiği ortasına bir yakut oturtulmuş kalp şeklinde bileziğin Atatürk’le Türkiye’de karşılaşmasının simgesi olduğunu söyler. Dük, eşinin mücevher zevkini önemseyerek eşine alacağı özel mücevherlerin dizaynını yapar. İnci takmaktan hoşlanmayan elmas, yakut, zümrüt, topaz düşkünlüğü olan Düşeş’in sarı elmas koleksiyonuna zevkle yenilerini katarak zenginleştirir.
Aşklarının ışıltısı mücevherlerinin parıltısına karışan Wallis, Edward’ı kaybettikten sonra 14 yıl daha yaşar. Aşkı olmadan geçen bu yıllardan ardından öldüğünde en büyük tutkusu olan, eşi tarafından özel tasarlanan mücevherleri, antikaları, eşyaları müzayedelerde satılır.
İlk kez 1967'de Wallis’le birlikte, Kraliyet Ailesi’nin diğer üyelerinin de katıldığı resmi bir törene davet edilen Dük ve Düşeş öldükten sonra Windsor Şatosu topraklarındaki Frogmore'da yan yana gömülürler. O büyük aşk, o büyülü yaşantı, o eşsiz mücevherler kimse tarafından hatırlanmıyor, gerçek yaşanmışlığı sadece bir hikaye konusu olmasını değiştiremiyor olsa da Wallis ve Edward’ın aşklarına, 20. Yüzyılın en büyük aşkına saygıyla diyorum.
Harika Ören 9 Mayıs 2023
|