Japonların resim ve objeleri birdenbire 1853 yılında Paris Evrensel Sergisi’yle Avrupalıların dikkatini çekti. Dış Dünya ile ticaret yapmaya başlayan Japonya, yabancılara kapadığı kapıları açınca Japon çizimleri, baskı resimleri ve Japon mallarıyla Avrupalı ressamları etkisi altına almaya başladı.
Eleştirmen Philippe Burty ‘’Japonisme’’ terimini ortaya attı. Doğunun motiflerinin Batı sanatına uyarlanması, tartışılmaya başlanarak, gündem oluşturdu. Avrupalılara son derece egzotik gelen, perspektifsiz, dekoratif tasarımlı, çekici renklerle hazırlanmış baskılar Avrupalı sanatçıları etkiledi.
Vincent Van Gogh, Montmartre’de baskı resim satan dükkanları dolaşıyor, Theo’nun gönderdiği harçlıkların çoğuyla baskı resim alıyordu. Sanat komisyoncusu editör, küratör Samuel Bing sergisinden birçok Japon baskı alarak; zaman içinde dört yüze yakın baskı resim sahibi olduğu biliniyor.
Manet, resimlerinde geniş renk düzlemleri yaratmaya başlarken, Monet dairesinin duvarlarını Japon baskılarıyla dekore ediyordu. Eyfel Kulesinin 36 ayrı görünümünün gravürünü yaptığını unutmayalım. Toulouse-Lautrec’in ‘’Jane Avril’’ i düz koyu renkleri, parçalı tasarımıyla Japon baskılarından uyarlamadır. Whistler’de eserlerinde Doğu etkilerini uygulayan ilk ressamlardandır.
Japon kültürü ve resim sanatına tutku duyan Van Gogh 19. Yüzyılın sonlarında yarattığı eserler ve özel hayatıyla Empresyonizm akımının öncülerinden biridir. 400’den fazla ukiyo-e (Fani Dünya Resmi) baskısı sahibi olması ve resimde Japon tarzı kompozisyon ve renklere önem vermesinden dolayı sanatçının bir dönem Japon kültüründen etkilendiği açıkça kabul ediliyor.
Van Gogh ile Japon kültürü arasındaki bağı insanlara göstermek amacıyla ‘’Van Gogh ve Japon Kültürü Sergisi’’ Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’nde 40 adet Van Gogh eseri ve ilgili ukiyo-e baskılarıyla Aralık 2017/Ocak 2018 tarihlerinde ve ardından 20 Ocak 2018’de Kyoto Ulusal Modern Sanatlar Müzesi’nde sanatseverlerle buluşmuştu.
Vincent’in ‘’Kulağı sarılı’’ Otoportresine bakıldığında duvarda bir Japon baskısı asılı olduğu görülür. Japon geyşalarını betimleyen baskı Toyokuni’nin eseridir. Sanatçı Japon resminin doğayı ayrıntılı tasvirini beğeniyor bu baskılardaki sarı ışıktan fazlasıyla etkileniyordu. Paris’ten Arles’a Güney’e yolculuk kararı verdiğinde ‘’ O kış, ne kadar heyecanlandığımı hala çok canlı bir şekilde hatırlıyorum . Sonunda Japonya’ ya mı geldik diye, nasılda dışarı bakıp duruyorum’’diye yazar. Güney Fransa’daki ışıkla güçlenen renklerin kendine ‘’Özgün bir Japonya’’ sunduğunu düşünür.
Van Gogh, Japon baskılarından sıra dışı bakış açısını öğrenir. Sergideki eserler arasında bulunan “Oiran” (fahişe) adlı eser; o dönem Fransa’da yayımlanan, Japonya konulu dergi kapağında yer alan Tokyo’lu ukiyo-e sanatçısı Keisai Eisen’in aynı isimli eserinin Van Gogh tarafından tabloya dönüşümüdür. Van Gogh tablosunda, orijinal eserdeki kadının yanında, kendi stilinde parlak renkler ve resmin kenarında turna kuşu ve kurbağa gibi desenler bulunur. ‘’Paris Illustre’’ Theo’nun çalıştığı şirket tarafından yayınlanan bir dergidir.
Sanatçının “Ekici” isimli eserinde de tablo bir ağaç gövdesiyle ikiye ayrılır. Bu cüretkar kompozisyonun oluşumunda da Hiroshiga Utagawa’nın “Tokaido’nun 53 Durağı” eserinden ilham aldığı düşünülür. Japon tarzı ‘’Çiçek Açan Erik Ağacı’’ (1887), ‘’Çiçek Açan badem Ağacı’’ (1890) eserlerinde de Japon tarzının etkisinde kaldığı açıkça görülür.
‘’Çiçek Açan Badem Ağacı’’ eserini St. Remy’deki akıl hastanesinde Ölümünden birkaç ay önce Theo’nun Vincent isimli oğlu için yapar.
Doğa, bahar, çiçekler Van Gogh’un vazgeçilmez görselleridir.
Yine bir İlkbahar, yine manolyalar, frezyalar, laleler topraktan fışkırıverdiler. Işığın doğayı uyandırdığı, çiçeklerin renk cümbüşüne hazırlandığı İlkbahar’ın içimizi ısıtmaya başladığı zor günlerden geçiyoruz. Acımız taze. Yardım ellerimiz uzanabildiği yerlere, yaşamlara dokunmaya devam ederken; baharı içimize çekmeyi unutmayalım.
Biliyoruz değil mi? Çiçeklerinin arasına hüzün sıkışan bu bahar bir daha yaşanmayacak.
Doğayla ve sanatla kalın.
Harika Ören/ İstanbul/24 Mart 2023
|