Karanlık muhabbeti demler… Bir ucunda ihanet, diğerinde “tamahsız nefis” bekler…
“Alternatif ihanet” ve değişken sonra sevişken ihanetler vardır.
Sizin bilmediğiniz, hiç düşünmediğiniz bıçak sırtı yalanlar vardır. Yapılan gurursuz ve onursuz sapmalardan, yaşadığınız evren dahi susar… “Su” şırıltısını içinde yaşar, içine akar, sessizdir…
“O” Şeytan’ın peydahladığı bir çocuktur. Yüzde yüz gayri meşrudur… Ondan doğmalar darağaçlarını tescilleseler de, “tamah” etmeyen nefisler her defasında lezbiyen ve yumuşak sokakların yolcusu olurlar…
Aslında mutlu sondur dikiş tutmayan pantolonlar. Eninde sonunda başlarına geçmesi ihanetlerinin, iflah etmez bir umutla şeytana hizmetlerini körükler. Yinede bir umuttur onların bu talihsiz yollarını kamçılayan…
Bilirler “kansız” olmak yaşamın adrenalini kurutacaktır ama yinede nokta kadar menfaat için satarlar kalan son damlalarını…
Örselenmişliğiniz kehanetlerini yaşadığınız zamana boyun büktüğünüz olur bazen, bazen her şeye susup kaldığınız, içerinizin deşildiği susmalar olur. En çok siz parçalanırsınız, en çok siz ölürsünüz. Utanmaz pişkin ihanetlerin hançerlemesi büyük yaralar açar kalplerinizde. Olgunluk evresine kızarsınız bazen ve en çok cahil olmayı yeğlediğiniz anlarda karşınıza çıkar bıçak sırtı yalanlar. Değneğin iki tarafı da pistir. Ne vurabilir, ne de vurulabilirsiniz…
Şeytanın yancısı ihanet çocuğu, yalama ve yanaşma duygularla ipini tutan ustasının gerçek hain yüzüdür. Kendiside, perdenin arkasındaki de, aymaz, arlanmaz “piç” suretlerin yansımasıdır. Realist ve materyalist güncelerin çocukları hep böyledir zaten. Şaşırmak çok ahmakçadır. Al birini vur ötekine…
Eden bulurmuş fakat şeytanın avukatlığına soyunan yine de görmezmiş burnunun ucundaki meczup çocuğunu. Keza çocuğun çilesi belki de “o” arlanmaz, utanmaz dişinin sürüngenliğine, yılanlığına böyle bir yansımaymış…
Yumuşak adam yani ihanetin diğer ucunda olansa her defasında faka bastığının maalesef farkında olmazmış. Olmazmış ustası, çektiği felçli bir yaşamın altını her defasında bugün, yarın biter diye silmesi ve onun bir gün nasılsa biter diye düşünmesi sadece şeytanın bir aldatmacasıymış…
Sonunda başkasının tavuğunu kaz gören tamahsızlar eyvah ederlermiş etmelerine ama iş işten çoktan geçermiş ve ne anlatırsanız anlatın onlara, bütün yaklaşımlarınız masal, sivrisinek vızıltısı gelirmiş. Görselermiş aslında gırtlaklarına kadar pisliğe battıklarını milyon defa tövbelerde, boyunları kopana kadar secdelerde olurlarmış…
Yine birileri, birilerinin canını yakmakta. Şeytanla hamama giren her dem kirli kalır… Keseci işin ehli olsa ne yazar? “O” bir defa sokakların kirlerine satmış ruhunu ve ihanetin bedelini gel git akıllıların, gel git ama yan tamahlarında kaybetmiş…
Sizin vurulmalarınızı olgun kehanetleriniz sırtlayacaktır. Rahat olun eden en sonunda haktan bulacaktır yaptığının ederini… |