Ah! “O” güzel okul yıllarım ve canımdan çok sevdiğim öğretmenlerim…
Bir daha baştan yaşama şansım olsaydı, çocuk olurdum, öğrenci olurdum ve her “24 Kasım Öğretmenler Gününde” ellerimde karanfiller, gelincikler, güller sonra kır çiçekleriyle koşardım sizlere öğretmenim.
Çoğu kez hayat çerçevesinin içerisindeyken insanlar anlayamıyor kaybettiklerini, anlayamıyorlar en büyük hazinelerini yitirdiklerini.
İnsanoğlu çok önemli bir ziyanın içinde, çünkü her giden gün ömürden eksiliyor, çünkü çocukluk, gençlik elden gidiyor ve en önemlisi o muhteşem coşkulu öğrencilik zamanlarımız maalesef bir daha hiç gelmiyor.
Babamız, annemiz gibi gördüğümüz öğretmenlerimiz, birer ikişer bizleri terk ediyor. Çerçevenin içerisindeyken üzdüklerimiz onlar, tembelliklerimizle, yaramazlıklarımızla yorduklarımız onlar ve onlar zamana fiziki olarak yenik düşenler ama bilim anlamında sonsuz olanlardır…
Bizlerin ilk temeli, ilk adımı olan öğretmenlerimize yaşarken sarılmalıyız, yaşarken kıymetlerini bilmeliyiz. Onlarsız bir hayat söz konusu bile olamaz. Güneşli yollarda zindanlarda kalırız, zindanlarda güllük gülistanlık olur her yer onlarla…
Özlüyorum şimdi siyah beyaz okul yıllarımı, özlüyorum bana emeği geçen bütün öğretmenlerimi. Keşke diyorum, ah! Keşke bir daha öğrenci olabilsem, bir daha “öğretmenim” diyebilsem, hani çın çın okul koridorlarındaki beyazlıkta, sıkıldığımda, ağladığımda…
Yıllar su gibi akıp giderken sevgili öğretmenlerim ben sizi hiç unutmadım, unutmayacağımda. Ne olur hepiniz hakkınızı helal edin. Çok üzdük, çok kırdık, çok yorduk hepinizi. Siz bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, bütün yorulmalarınızı ve hayatın ağır koşullarını bir tarafa bırakarak bizlerin bütün karanlıklarına ışık oldunuz…
Bugün sizlerin özel günü, bugün ilk öğretmenimiz, “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk” başta olmak üzere hepinizin öğretmenler günü. Bu özel gününüzü bütün kalbimle kutluyor, ellerinizden öpüyor ve bizleri yaratan eşsiz Rab’dan sizleri her dem korumasını niyaz ediyorum.
Dualarımdan ve kalbimden hiç çıkmadınız canım öğretmenlerim.
|