Ellerim, ellerini, gözlerim, gözlerini arar. Bir meçhule de açılsa gönül evim yinede senin sorar. Nasıl bir özlemsin ki sen; aklım, fikrim, kulaklarım, dilim ve bütün sözlerim her saniye seni arar sorar? Kalbim, bütün düşüncelerim neden sadece yüreğine çıkar?
Kaybedenler sokağı çocuklarıyız biz,
Her birimiz hayattan alacaklıyız,
Farklıyız, biz dünlerini tüketenler,
Ayrılığı şerbet bilip içenler
Ve ömrü toz edenler,
Kaybedenler sokağı çocukları,
Dünden, hayattan ve herkesten alacaklıyız…
Bir ağıt başımda gülüm, ölüm gelmiş kentimize, kuşlar ölüyor gülüm. Zılgıtlar vuruyor kalplere, analar ağlıyor, çocuklar yok gülüm. Ölüm şehrimi kuşatmış ve kaybedenler sokağımı zabdetmiş. Sen yoksun, yansımalarda, yanmalardayım gülüm…
Kaybedenler sokağı çocuklarıyız biz,
Yaralıyız, ayrıyız, yansımalardayız,
Biz her birimiz buralardayız,
Yarınlardan ve yaşananlardan alacaklıyız
Ve bu yaşamı kaybeden bizler
Yani kaybedenler sokağı çocukları,
Her birimiz sonuna kadar hayattan alacaklıyız…
Mevsimler yanıyor buralarda, iklimler bulaşıcı bir hastalıkta başımda horon tepiyor, ya ölürüm, ya kötürüm kalırım bu aşkla gülüm.
Biz kaybedenler sokağı çocukları ilkbaharda tomurcuk, dağ başında kardelen ve bütün kalplerde çok seven, sonuna kadar giden, ayrılığı hiç bilen, sevmeyi, sevilmeyi, aşkı, insanlığı en önde götüren yüreklerdik. Biz kaybedenler sokağı çocukları yazda güvercin takla, kırlarda bin bir kokuda, renkte çiçeklerdik en azından böyle olmaya gerçek tek örnektik...
Şimdi yanma zamanı gülüm, şimdi kül olma anı hadi korkma üfür küllerime, hadi korkma savur beni karanlığına ve beni sonsuzun koynuna sal boylu boyunca. Zaten böyle yapmadın mı? Zaten bu acıya ömrümü ipotek bağlamadın mı? Zaten ben seni sevdiğim gün sonuna kadar yanmadım mı? Hadi korkma bir kere daha öldür beni gülüm…
Kaybedenler sokağı çocuklarıyız biz
Ayrı mevsimleri başka iklimlerde yaşasak da
Biriz ve her birimiz sonbaharlardayız,
Sevdiklerimizden ayrı, hayattan alacaklıyız
Ve kibrit gibi yansa da ömürlerimiz
Yani kül olsa da gönüllerimiz
Yeniden doğmalı, sonuna kadar yaşamalıyız biz…
Murat ince 19 Mayıs 2011
muratince@muratince.net
|