Uzun lafın kısası; “sevdiğim gel bu akşam…”
Nasıl anlatılır ve nasıl söylenir özlem? Hilesiz, düz bir coğrafyada nasıl iner ve çıkar ayrılık? Çökerde umutların üzerine karanlık ve nasıl geri gelir o güzel aydınlık?
Uzun lafın kısası; “çok özledim dön bu akşam…”
Metre kareye düşen acı ve her metre kareye sızan gözyaşı sel oldu bu akşam. Bütün coğrafyam, aşk sayfam, gönül sayfam bir tufana karıştı bu akşam…
Uzun lafın kısası; “son nefesimdeyim dönmezsen bu akşam…”
Adın her şeyin üzerine yazıldığından ve gönlüm sen şarkılarını ezbere bildiğinden beri denizin kokusu deniz değil, dağların özgürlüğü ben değil ve sen dönmediğinden beri bu dünya sen değil ve seni görmediğimden beri ben yaşayan değil sevgili…
Uzun lafın kısası; “mevsimler öldü, tatlar değişti bu akşam…”
Kalemimin kurşunu bitmiş, gönül defterimin sayfası ve sen kıyametimiz olduğun o akşamdan beri, bir adım gelmiyorsun geri. Öyle ki sevginin kaymağı bitmiş, öyle ki şerbeti değişmiş ve sana susamışken ve sana kalmışken her şey, bir selamı bile çok görüyorsun sevgili.
Uzun lafın kısası; “balıklar öldü, denizler siyaha döndü bu akşam…”
Gelsen denizlerin rengi değişir yeniden ve dağların rüzgârı maviye döner. Aşk coğrafyamızın göğü güne değer sonra bütün karanlıklarımız yüzünü güneşe döner. Ne olur sıcağımızı buza döndürme, ne olur baharlarımızı kışa çevirme bu akşam…
Uzun lafın kısası; “gözlerim zindan, şehirler zindan ve gelmediğin her akşam dünyam zifir zindan sevgili…”
Nefes almak zehir katran
Yaşamak sensiz kor bu şehirde bu akşam…
Yıldızlar düşmüş yere
Toplayabilirsen gel bu akşam…
Şehirde siren sesleri
Ömrüm taşlar üstünde bu akşam…
Her sokak, her cadde seni soruyor
Ağaçların yaprakları ağlıyor bu akşam…
Dönmediğinde bu şehre
Ayrılık kor her akşam…
Canım yetişmekte bir hastane yoğun bakımına
Yerlerde yıldızlar, caddelerde siren sesleri,
Gelmezsen ölürüm bu akşam.
Murat İnce
|