Ömrümü ömrünün ayaklarının altına kul eyledim, canımı canına pul eyledim ve gördüğün cismimi cismine kül eyledim. Görmedin hüzün gözlüm, görmedin aşk sözlüm ve hiç bilmedin seni kendimden çok sevdim.
Aşk pazarında bir dilenciyim, sevginin esiri, kölesiyim. Senden gelecek bir bakışa yakarışım ve senden gelecek bir tatlı söze muhtaçlığım diz çöktürüyor ulu orta yerlerde.
Gönlümün kapıları sonuna kadar dayalı, sonuna kadar sen diyor. Görmezliğin ve söz dinlemezliğin öldürüyor.
Ne yapmalı da bu canı yakmalı? Ne yapmalı da seni bu yoldan çevirmeli? Ve gönlümün kâbusunu çözdürmeli?
Ölümler inerken aşk pazarlarına, bir dilenciyim aşkının zerresine ve bir dilenciyim sadece görmezden gelişlerine, gör diye bekleyişlerimle.
Yırtıp attığın o mektuplar ve o fotoğraflar bir aşk geçmişinin en büyük kanıtlarıydı. Her biri pekiyi dereceyle yılları deviriyor, her biri iftihar konusu oluyordu. Bizi başarısız yıllara gark eden duygun neydi?
Kalbimin bu yakası acılar denizi, her gün biraz daha boğuluyorum. Hala görmezden gelecek misin? Ve hala sana avuçlarını açan bu aşk dilencisini görmeyecek misin?
Dün gibi seviyorum, sımsıcak… Ömrümü ömrüne pay eyledim, bildiğin gibi böl, bölüştür diye…
www.muratince.net
|