Özürlerim kabul olmuyor, sevmelerim inanılmıyor, gelmelerin ha babam gecikiyor, özlemin bende hiç bitmiyor ve kalbim senden ne ettimse vazgeçmiyor…
Yol boyu, gün boyu, yıl boyu, gece boyu yani bütün çoğul zamanlarım, bütün çoğullarım yokluğunla tescillendi, yokluğunla bedellendi. Ne ettimse sana açılan o acımasız gönül kapısını bulamadım…
Nefesine dahi haram oldum, oysaki yaşam olmak istemiştim, yaşamın ta kendisiydim. Hem kendini, hem beni susturdun. Konuşmak isterdim oysa geceler boyu…
Özürlerim kabul olmuyor, sevmelerim, hasretlerim, acılarım dinmiyor. Ne yapmalıyım döndürmek için seni? Ve ne yapmalıyım çıkışı olmayan bu yolda, ışığım seni bulmak için?
Kör kuyularda kaldım sen benden gittikten sonra. Alacakaranlık yalnızlıklarda, gün doğumlarında, batımlarında aradım seni. Bulsaydım bir kez ve dokunabilseydim ellerine son kez sonra ölseydim bin kez, an gam değildi…
Gözlerin severdi beni, öyle bakardılar gözlerime. Ellerin ellerimi çok severdi, öyle tutunurlardı ellerime. Sözlerin sözlerime karışır, gün geceyle barışır söyleşirlerdi. Bir kez bile su sızmazdı sözlerimize, böyle sanırdım yani sözlerinde sever sözlerimi saymıştım. Daha hangi yolu ve hangi tutunuşlarımızı hatırlatayım sana? Bilmiyorum. Bana dönmene hiçbir yol yok mu? Ve özürlerimin herhangi bir tanesini kabul etmene?
Canımı hiç saydım sen gittikten sonra ve yaşamalarımı da… Nefes almadım, aldımsa da öyle işte. Sustum ve bekledim sadece. Bilseydim bu kadar kırılacağını, bilseydim özürlerimin kabul olmayacağını; hiç konuşmaz, hiç dokunmaz ve hatta esas duruşumu hiç bozmazdım gözlerinde.
Sevdim, çok sevdim, benimi, dünümü, içimi yakarcasına… Yalvardım, ayaklarına kapanırcasına. Ağladım çağlayanlardan boşalırcasına. Yok ettim beni; trafik lambalarında dilenen dilenciler kadar, yok ettim işte beni mendil satan civanlarca.
Özür diliyorum, kabul olmuyor. Ne yapmalıyım sevgili? Ne yapmalıyım da seni bu ölümden beter kararından caydırmalıyım…
Özür dilerim…
www.muratince.net
|