Kayıp bir yolun başındayım, ellerim koynumda, gözlerim gelirsin yollarında seni ağlıyor…
Offf! Başımı alıp sana kaçasım, adımı kayıp listelerinin başına asasım ve gövdemi çöllere salasım var…
Kaybettim öyle mi? Bunu kabul edeceğimi sanıyorsan aldanırsın, senden vazgeçeceğimi düşünüyorsan yanılırsın sahra gülüm. Yanılırsın durum, yanılırsın suyum, tek umudum ve yanılırsın yoluna baş koyduğum mutluluğum yanılırsın…
Her şeyimi kaybetsem de bir sen kalmalısın başucumda, bir sen olmalısın sonumda. Bütün kayıplarıma bir sen yeter sahra gülüm…
Kayıp bir aşkın yolundayım, biliyorum en sondayım, sende kaybolmaktayım, nereye kaçsan ben ordayım gülüm. Sensiz kalmayı yaşayamam, senden olmaya katlanamam ve ben sensiz sahra gülüm nefes bile alamam.
Ne olur kayıp yollarından, arayıp bulamadığım yanlış kararlarından, beni bırakıp attığın bu karanlıklardan, bütün mecburi istikametlerinden vazgeç ve dön gel artık bütün kayıplardan…
Sahra Gülü; seni beraber yürüyebileceğimiz aydınlık günlere yalvarıyorum… Dön ne olursun, dön artık…
Bilmiyordum benden gittiğini,
Ölümüm olmuştun yaşarken,
Aklımdan çıkarmak imkânsızken
Öldüğünü kabullenmek ölümümdü…
Bütün savunmalarım el olmuşken,
Sözlerim yabancıyken sana,
Ne söylesem yüreğine geçer?
Ya da ne yapsam bu aşk başa döner?
Biliyorum, sözde bitti, sukutta,
Biliyorum, ne yapsam boş şimdi
Ellerimi kaldırsam yalvarsam da,
Ağlasam da, biliyorum anlamı yok şimdi…
Seni bana yasak eden, kaçıran bana
Lanet etsem, başa döner mi sevdam?
Yok değil, bu delibaşımı çalsam
Taştan taşa, dur! Der misin akan yaşına…
|