Teşekkürlerim nereye kadar uzar usta? Ve bu bükümsüz yaşam an gelir bizi, en olmadık yerde büker mi usta?
Nerede kalmış o kıymetin ilk sahibi? Ve malda mülkte yalansa neyin peşindeler? Neyin hesabı içindeler usta?
Yolcu yolunda gerek fakat yolda, yolcuda sensen, neyi? Nereye? Taşıyacağız usta? Sonra han, hamam kime kalır? Ya da yolcu; derdi, kederi, nereye salar?
Usandığımız her nokta an gelir sevinçlerimiz, yeniden yaşamalarımız olur mu usta? Yok değil bırakıp gitmeler halkasında çoğalmaya devam mı? Yani başa dönmek, sevincin halay başçısı olmak zor mu? Kolay mı? Hangisini bilmeli? Hangisini anlamalı usta?
Biten bitmişse eğer, eğer böyleyse bakışın, duruşun, sözün, özün ben kalbimin başa dön marşlarını nasıl dindireceğim usta? Ya da sevince halay durmak nasıl olacak? Ben halay bilmem ki usta?
Sevincin sermayesini kaptıran gönlüm, gün gelir yeniden kazanır mı? Yok değil hüzünler yumağında, elleri başının arasında böyle kalır mı usta?
Az delikanlı olsalar ne çıkar? Ve az insan olsalar, teşekkürü sahiden alsalar ne yazar usta? Ama öyle değiller hayatın içinde ki gelgitler sonra bu medcezirler senfonisinde sadece olmak istedikleri gibiler usta. Ve bu gibiler sadece hüzün için, kayıplar için gelmişler. Bildiğin bir yol var mı? Yok değil bütün bu yaşanmışlıklarım bir gün, her hangi bir şekilde düze çıkar mı usta?
Ben bir kez daha teşekkür ediyorum, ömrümü, umutlarımı, yaşamak saydığım her şeyimi çalıp giden herkese usta?
|