Ortalık toz duman,Türkiye hak etmediği günleri yaşıyor.
Yazımı yazdığım sırada ölü sayısı 40 ı buldu.
Vatandaş evinden işine giderken öldürülüyor.
İstanbul'da sade vatandaşın bindiği Eminönü- Halkalı otobüsü son seferini yaparken taş yağmuruna tutuluyor. Maskeli provakatörler milletin canına, malına acımıyor, saldırıyor. İçinde müşteri olan market molotoflanıyor. Mallar yağma ediliyor.
Masum kurbanlar, Elvanlar ve Ecrinler öksüz kalıyor. Süleyman Balcı, aldığı ekmeği evine götüremiyor. Ailesi, ekmek yerine cansız bedenine razı ediliyor.
Gaziantep'te Türk bayrağı indirilip, yerine elebaşı resminin basılı olduğu bezler asılıyor.
Milletin çocuklarının okuyacağı okullar yakılıyor. Siirt'te kütüphane, Diyarbakır'da Ziya Gökalp Müzesi, belediye binaları... Milletin rızkını çıkardığı işyerleri saldırıya uğruyor, cam çerçeve hak getire...
Milletin canına, malına, bayrağına, Atatürk'üne saygı duymayan, yıkan yağmalayan bu kişilerin ''bu vatanda ne işi var?'' soruyorum. Kobani istekleri, yaptıkları hiç bir yıkımı haklı çıkarmıyor.
Jandarma komutanlıkları ateş altında; Türk askerine kurşun sıkıp, ölümüne sebebiyet verenler ne yüzle Türk Ordusu'ndan yardım istiyorlar?
Vatandaşlar provokotörlere karşı nöbet tutarken, siyasilere tepkilerini de dile getirmekten geri kalmıyorlar. Çanakkale'den ''Ne mutlu Türküm diyene!'' sesleri yükseliyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ''Türkiye şiddet eylemleriyle politika belirlemez... Polisin ve askerin bu işi kalkanını önüne tutarak götürmesi mümkün değildir. Ayın 14 ünden sonra alacağımız tedbirlerle, gereken yapılacaktır.'' diyerek; nihayet bu konuda ki kesin görüşünü ortaya koyuyor.
Milleti sağduyuya davet eden devlet adamlarını, akılcı sağduyu sahibi olmaya davet ediyorum. Akıl kavgası yapacak zaman değil, akılları kullanacak zamandır.
İnsan gibi yaşamak, bir insanımız öldüğünde Türk, Kürt, Alevi, Sünni miydi? sorunu sormadan, ağlayabileceğimiz gün; insan gibi, barış içinde yaşayabileceğimiz gün olacak.
Sağduyu, bu dönemde son derece önemli... Sakin olmak zorundayız. İnanıyorum ki, sallanıp, sarsılıp bulanacağız. Sonrasında tortunun süzülmesi misali, pırıl pırıl, barışık Türkiye'ye kavuşacağız. İnancım sonsuz.
|