''Başardım'' diye çığlık attığımız an, ne muhteşemdir değil mi? Ya da kalabalık bir ortamda başarınızı ''İşte budur!'' diye iç sesinizle kutladığınız an...
Başarmak için yaşıyoruz. İyi yaşamayı başarmak, mutlu bir aile kurmayı başarmak, para sahibi olmayı başarmak... Başarılı bir eğitim, başarılı bir kariyer, başarılı bir insan olmak.
Başarmanın yaşı yok üstelik... Her yaşta onun peşinden koşuyoruz. Sebzenin kalitelisini yetiştirmek, senaryonun en iyisini yazmak, yemeğin iyisini pişirmek; sınıfın en başarılısı olmak, her yaşta konumuzda başarılı olmak istiyoruz...
Başarının altın kuralı herkese göre değişiyorsa da değişmeyen bazı altın kurallar var. İlk kural çalışmak. Yılmadan, morali daima yüksek tutarak, kaybetsek de, kazansak da çalışmak... Altın kural bu.
Seçtiğimiz işde donanımlı olmak, daima değişimleri takip etmek, çok bilenlerin bilgisinden faydalanmak, akıllı bir ekiple çalışmak, seçimlerimizi doğru yapmak gerekiyor.
Kendin olmak kuralı da çok önemli. Kendini samimiyetle ortaya koymak, her zaman çalışma hayatına artı olarak yansıyan bir durum olmuştur. Oynarsan bir gün rolünü unutabilir ve baş aşağı gidebilirsin.
Güleryüzle, dürüst insan ilişkileri geliştirmek, üniversite hayatı boyunca tatillerde çalışanların sahip olduğu bir yetenek... İş dünyasının duayenlerinden birinin ''İşe alımlarda ilk önce üniversite yıllarında çalışıp çalışmadığına bakarım.'' Dediğini çok iyi hatırlıyorum.
Kızmak yerine sorunların üstüne giderek çözüm üretmek, zamanı doğru kullanmak, negatif enerji saçıp, zamanınızı yiyenlerden uzak durmak, yaptığınız her hatanın bir öğretiye eşit olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Erken kalkmak, bir diğer altın kuralda bu! Erken kalkan yol alır diye boşa söylenmemiş değil mi? Günlük olaylardan haberdar olmak, kendini çağa uydurup yenileyebilmek, öngörülü olabilmek gerekiyor. Bir sonraki adımın hesabını yapmak, doğru olanı takdir ederek, olumluya odaklanmak, ben oldum dememek gerekiyor.
Bütün bunları bir yaşam biçimine getirmek çok mu zor?
Denemek, bilenlerin önerilerini yabana atmamak, motive olmak için tecrübelerden yararlanırken, kılık kıyafet konusunda da özenli, seçici davranmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Hoca demiş ya ''Ye kürküm ye!''
Temiz kokmak, temiz giyinmek; vücudumuza ve görünüşümüze özen göstermek, çalışma hayatının olmazsa olmazlarındandır.
Ve işimizi sevmek gerek! Sevmesek bile saygı duymamız gerek!
İnsanın mutlaka hedefleri olmalı, hayalleri olmalı, hayatını planlamalı. Zaman çok uzun gibi görünen ama çabuk tüketilen bir olgudur. İnsan ömrünü ortalama 68 yıl olduğu düşülürse, 22 yaşında hayata atılan insanoğlunun önünde sınırlı zaman vardır. Kendimizi ölümsüz zannetmemiz yüzünden bu hesabı yapamıyoruz.
Başarı kendiliğinden gelmiyor. Çalışarak geliyor. Özveriyle, canla başla, bilgiyle, ekiple, donanımla geliyor.
Bilenler biliyor da bilmeyenlere belki faydası dokunur dedim.
|