2014 yılında; Soma, Ermenek göçüklerinde, inşaat kazalarında, erkeklerini, babalarını, oğullarını kaybeden insanlarımız, çocuklarımız, aileler parçalandı. Umutsuz bekleyişlerin uzayan günlerinde, acıyla dolan gözlere bakarken yaralandık.
Ağaçların, zeytin ağaçlarımızın, barışa uzanan dalları acımasızca, paramparça oldu.
Vazgeçilmez tadıyla şenlenen sofralarımızda, zeytin boğazımıza takıldı, parçalandık.
Kadınlarımızın vücutları en yakınları tarafından mermiler, bıçak darbeleri ile paramparça kanadı. Geride kalanlarla birlikte, her şiddet olayında yıkıldık, parçalandık.
Siyaset lime lime, edildi. Ergenekon, Silivri, hukuk, adalet, paralel yapı, hacı, hoca, başkan, bakan, kul hakkı, yolsuzluk, rüşvet, tele kulak, asker; Alevi, Sünni, Kürt; kaçak, göçek derken parçalandık.
Geçim derdinde hayatın içinde çabalarken; bizlerin ruh ve beden sağlığından eden yapıların dalgasına kapılıp parçalandık.
Ayakkabı kutularından dolarlar çıkarken, Recep dedenin lastik ayakkabıları yüreğimizi parçaladı.
Noel ile yılbaşı arasında ki farkı bir türlü anlamak istemeyen, sığ düşüncelerin arasında; yaşam sevincimizin yavaşdan parçalanıyor.
Bayraklarımız yakılır, Atamızın büstleri yıkılırken… Parçalanıyoruz.
2014 bizleri mutlu etti mi?
Eğitim sistemi rotasını şaşırdı. Refah, barış, özgür düşünce nerede?
2015 de kazanılmış haklarımızın egemen olduğu bir dünyada, sevgiyle saygının gölgesinde, aşağılanmadan, hakarete maruz kalmadan, adaletli, yasaksız, mutlu yaşamak istiyoruz.
Hoş geldin 2015… Neler getireceğini yaşayıp, göreceğiz.
Mutlu yıllar Türkiye...
|