Günaydın sevgili okuyucularım.
Yeni yılın ilk ayında olmamız sebebiyle kutlamalar ve yeni yıla alışma modu devam ediyor, sanırım sizin hayatınızda da yeni yılın uyumlanma paketi açılmıştır.
Zamanda , mekanda, uygun şahsiyetlerle vede sizden daha olgun kişiliklerle karşılaşmanızı, yolun sonuna birlikte erişmenizi dilerim. Herşeyden öte güzel dostluklar ve birbirine yardım içinde yol almak bu hızlı hareket eden yaşamda zamanı iyi değerlendirmeye sebep olacaktır ki, en önemli şeyde, zamanın ruhunun anlaşılması açısından budur sanıyorum...
Bugün biraz büyüklere masallardan bahsedeyim dedim...!
Hani kafasını kuma gömen devekuşu misali , belki hepiniz bu durumlara düşmüşsünüzdür.
Olaylar ve insanlar o kadar hızlı resmi geçit yapıyor ki hayatımızdan, tutunabilmek ve algıyabilmek çok zor.
Lakin bilinç altımız o kadar hareketli ve tutucu nöronlara sahip ki, hiç şüphesiz her şeyi bir bilgisayar azizliği ile depoluyor. İşte bizide yoran bu görselde ve işitselde depolamak zorunda kaldığımız ,ucube davranış ve tavırlar.
Diğerlerinin kodlamak istediği vede sizi kişiliğinizi, tüm hayatınızı ele geçirme aşamasındaki aşırı çabaları.Tabii bu konu insanın gelinen çağa ve teknolojinin son demlerinde ‘’aşkın insan’’ olamayıp, devrik insan türüne dönüşmesi. Cabasıda denilen oki; insanın kölelik dönemlerinden geçerek geldiği bu son çağda egoların yükselmesi ve yönetim kadrosundaki hasbel kader yer almış normal yada vasat altı insanların tüm değerleri hiçe sayması ve karşı gelen bilgi ve öngörüleride ötelemesi, yok farz etmesi..!
Osmanlıya öykünme..?Neden ve niçin? Diye bi arada sormak gerekiyor.Şu anda gündeme düşen bir yapılanma yada görsel bir şov.!
Zira ne ekonomik, ne eğitim,ne de ülke güvenliği açısından hiç de iyi durumda olmayan ülkemiz yeni bir yapılanmaya geçmekte acele ederken, aslında çocukların büyümesini kaçırmak gibi alıp başını tarihe gömülüp, olmadık manzaralarla görseli oyalamaktadır.
Olana olduğu gibi davranıp geçip gitmesini seyretmek ve müdahale etmemek gerekir ama bu oluşmakta olan her ne ise tüm bilinci etkiliyor ve bir bulanıklık yaratıyorsa etki etmekte ve tepki beklemekte normal verilere dönüşte, çıktı alınması bazında özellikle önem arz etmektedir.
Ülkelerin kaderinde bam noktaları dediğimiz günler, aylar yada yıllar olabilir vede Olmaktadır.
Olgunlaşan insan zaten bu kinestetik durumu ayıklamak ve kendini ruhsal , bedensel, bilişsel, astral , fiziksel ve eterik olarak tam, bütün ve birlik olarak tutmak durumdadır.
Yoksa 2015 tarihli alınan veriler çok bilimsel ve pozitif bir değer taşımamaktadır.Tabii bu durum kime ve neye görede değişebilir.!
Askeri ve toplumsal konumlama yada algılama nasıl farklı ise. Bu da öyledir.
Savaşın ve barışın nasıl aynı kefede yoğrulması gerekiyorsa, bilinç ve yüksek duyarlılık adına da oluşan tüm oluşumları süzgeçten geçirip öyle algılamakta bir yarar olabilir.
Zira Dünyanın 26.000 siklus dönemi 1999’ dan bu yana tüm bilgi çağını tarayarak, nöronlarımızı vede DNA’larımızı kurgulayarak son Nizam dönemine ulaşmıştır.
Bu öyle kişilerin elinde olan yada kişilik bunalımlarıyla bunalabilen insanların tez elden ekmek istedikleri duygu , düşünce dünyasına direkt etki eden yada edebilen birşey değildir.
Sanıyorum ki; 8 şakra değimiz kozmik güçle birlik ve vahdet vücuda gelmekte vede her zaman olduğu gibi negatif denebilir eksi ve artı potansiyel birbirini itip, çekmektedir.
Ayrıca; bu öyle bir dönemdir ki bütün evrensel güçler ve görselde göremediğimiz ama astral boyutta algıları açık kişilerin algılaya bildiği olağanüstü bir durumdur.
Sakinlik ve ulviyet yada durgun gücün , çok kaotik ortamın yerini alması ile biteceği için, frekansların birbirini kesmesi yada siklonların çıkması muhtemel öngörülerdir.
Olasılıksızlığın tahmininde , derecelendirme yaparken bazı olanaksız gibi görünen hal ve durumların aslında zaman ekvatorunda gerçekleşmiş oldukları var sayılır ise atomun yada kuarkın mesafe olarak uzak bir noktada , yada görüş hizamızda aynı anda belirmesini de çok yadırgamamalıdır.
Bilimsel ve fiziksel, kimyasal yada matematiksel bilgi devrelerimizin olana olduğu gibi davranıp, tüm tüzel ve özel açılımların dünya ve insanlık adına gerçekleşmesini diliyorum.
Bir ben vardır benden içeru...
|