Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilmesinin yıldönümünde ... 5. Aralık 1934...
Kadın sözcüğünün kökeni, eski Türkçe’de ki ‘’katun’’ sözcüğüne dayanmaktadır. Kadın yetişkin dişi olan insandır. Yüzyıllardır siyasal ve sosyal haklardan yararlanma açısından erkekten geri kalmış olan kadınlar, bu haklarını kazanmak , kendilerinin de var olduğunu göstermek için sürekli bir varoluş mücadelesi vermişlerdir.
Atatürk’ün ‘’Siyasal ve Sosyal Hakların Kadın tarafından kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve prestiji açısından çok gerekli olduğuna eminim’’ (1935), sözü kayda değerdir.
8. Mart 1857 yılında , Dünya Kadınlar Günü’ne dönüşen bir haklı mücadele başlamış ve New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve uygun olmayan koşullarını protesto etmek için grevler ve yürüyüşler yapılması başlamış ve birçok kadının hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
1908 New york, 15.000 kadın kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve doğum izni ve oy hakkı için yürüdüler. Kullandıkları slogan ‘’ Ekmek ve Gül’’ idi. Bu toplum hareketlerinden 52 yıl sonra Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonel toplantısında 8. Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması kabul edilmiştir.
1909 ilk Kadın günü 28 Şubat’ta kutlandı. Avrupa’lı kadınlarda Şubat ayının son Pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı.1910 Clara Yetkin adlı bir Alman kadın sosyalist Dünya Kadınlar gününü önerdi. 1911 Kopenhag kararından sonra ilk kez 19 Mart’ ta Avusturya, Danimarka, Almanya, İsviçre’ de kutlandı. Bu kutlamalardan 2 hafta sonra 25. Mart. 1911’de New York Triangel yangınında 140 kadın öldü. 8. Mart .1917 Rus kadınlar ‘’ekmek ve barış’’ için grev yaptılar.
Ve Avrupa ülkeleri de bu tarihi uygun görerek , 8. Mart ‘’Kadın Hakları ve Dünya Barış Günü’’ Birleşmiş Milletler genel kurulunda kabul edildi.
1975 yılında ise Birleşmiş Milletler nezdinde Uluslararası Kadınlar Yılı’na dönüşmüştür. 1977’de Uluslar arası Kadın Hakları Barış Günü’ ne dönüşmüştür.
Dünya Barışının korunması ve sosyal gelişim için temel insan haklarının Kadınların da bulunduğu ortamlarda geliştirilmesi ve eşitliklerinin temini için bu bir gerekliliktir.
Fakat günümüze gelindiğinde Dünya genelinde Kadın Hakları erozyona uğramış ve bulunduğu kulvarı terk etmiştir.!
Türkiye’de Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında ‘’Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaya başladı.1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. ‘’Birleşmiş Milletler Kadınlar 10 yılı Programı’’ dan etkilenerek 1975 ‘’TÜrkiye KAdın YIlı’’ kongresi yapıldı. Daha sonra bir süre ara verildi ve 1984 yılından itibaren de çeşitli Kadın örgütleri tarafından düzenli olarak kutlanmaya başladı.
Özellikle Tanzimat döneminde (1839-1876) kadın hakları konusunda batılılaşma ile birlikte ilk adımlar atılmıştır. 1847 kız ve erekek çocuklara eşit miras hakkı tanıyan İrade_i Seniye yayımlanmış ardından 1856 yılında Osmanlı Topraklarında kadınların köle ve cariye olarak alınıp satılmaları yasaklanmıştır.1858 Arazi Kanunnamesinde eşit miras hakı hükmü yer almıştır.1858 tarihinde Kız Rüştiyeleri açılmıştır.
Kadınlar ilk dergilerini 1869 yılında haftalık ‘’Terakk-i Muhadderat’’ adı altında yayımlamaya başlamıştır.Bu dönemde kızların eğitim ve öğretime ilişkin çalışmalar yapılmıştır.Sübyan okulları üstünde Rüştiye, idadi ve sultani gibi ortaöğretim kurumlarına gitmeye hak kazanan kızlar, söz konusu okulların öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere açılan Kız Öğretmen Okullarına devam hakkına kavuştular. (1870).Evlilik sözleşmesinin resmi memur önünde yapılması, evlenme yaşı erkeklede 18, kızlarda 17 olması , zorla evlendirmelerin geçersiz sayılmasını düzenleyen HukUK-ı Aile Kararnamesi 1871 ‘de çıkarıldı. 1876’da ise ilk anayasa olan Kanun_i Esasi ile kız ve erkekler için ilköğretim zorunlu hale getirildi. 1897 yılında Kadınlar iş hayatına ‘’Ücretli İşçi ‘’ olarak atıldılar.Meşrutiyet Döneminde (1908-1918) Kadınlara tanınan haklar basındaki gelişmeler ve kadınlar lehine yayın yapan dergilerle birlikte ilerledi.Kadınlar ilkkez devlet memuru olarak 1913 yılında çalışmaya başladı.1yıl sonra ise kadınlar tüccar ve esnaf olarak iş hayatında yerini aldılar. 1915’te açılan İnas Darülfünunu ile yüksek öğretim hakkını kazanan kızlar, söz konusu hürriyet ortamı ile sosyal hayatta da faaliyette bulunmaya başladılar.Daha çok yardım dernekleri şeklinde olsa da fikir hayatında yer alan kadınlar yayın faaliyetlerine giriştiler. Balkan Savaşları (1912-1913) ve 1. Dünya Savaşı (1914-1918)’nın getirdiği sıkıntı ve zorluklar erkelerin savaşa katılmaları ile devlet dairelerinde ve değişik kademelerde görev aldılar.Kadınlar bilim dünyasında ilk kez 1922 yılında 7 cesur kız Tıp Fakültesine kaydolarak eğitimlerine başladılar.
18.mayıs 1919 a gelindiğinde İstanbul’da işgal kuvvetlerine karşı ilk protesto mitingi Inas Darülfünün öğrencileri ve Asri Kadınlar Cemiyeti üyeleri tarafından düzenlendi.
Türk Kadınları 1. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Döneminde gerek cephede ve gerek cephe gerisinde yurt savunmasına katılarak üzerlerine düşen görevleri bi hakkın yerine getirdiklerinden ötürü Atatürk tarafından düzenlenen ve 5. Aralık 1934 de T.B. M.M.alınan kararla Seçme ve Seçilme haklarına kavuşmuşlardır.
(Devam Edicek)
|