Yeni yazımı düşünürken bir sürü iyi kötü bişeyler olunca acaba ne aktarsam diye ofsaytta kaldım, sayın okuyucularım...
Sürekli bir kargaşa, karmaşa ve kaos içinde yaşayınca pek sağlıklı düşünemez hatta yaşayamaz oluyosunuz ya, aldığınız nefes boşa çıkıyor gibi, işte bu çok fena!
Hani herhangi bi alanda savaş varmı..? kim girdi, çıktı derken..! onlarca Şehit’in güvenlik güçlerinin terörize olmasının sonucunda ve güney ile güneydoğumuzun mülteciler bir yandan, etnik kimlik mücadelesi ile işgal altında olduğu gerçeği ile yüzleşince..!
Daha bi kabuğuna çekilip , dua eden insan pozisyonuna dalmamız gerektiğini hissettiğimizden bu yana ,inanın mutlu olmak ve huzur duyabilmek çok zor olmaya başladı.
Hani ne yazsak çizsekte boş aslında. Kime ne denir , bilemiyoruz.? Kırıcı olmaktansa..! Lakin söz ağızdan bir kere çıkar misali vakti gelince uygun yerinden söz söylemekte icap edebilir.!
O zaman size, son İstanbul iklim kongresi manifestosu nasıl hazırlandı ondan bahsedelim.
Serde çevrecilik olunca hani katılım olur vede sağlıklı doğa için ne yapılabilir diye bizde biraz kafa yorunca.!
Kesilen ve kesilmekte olan onlarca ağaca ve etraftaki çöplere ve gas sıkımlarından oluşan hava kirliğine bakınca..!
Üstüne birde atılan bombaların tozu dumanı da eklenince inanın ne yazsak faydasız gibi de geliyor,aslında.!
Evet , İstanbul tarihin kanatlarında eşsiz güzellikleri barındıran , pek algılayamasakta anlam ve önemi olan bir şehir.Fethinden bu güne gelinceye kadar çok yollar kat etmiş, sonuçta yaşayan ama hakkını teslim edemediğimiz şehirlerden de biri sanırım.!
12-13 kasım 2015 tarihlerinde Boğaziçi Üniv.salonları ve Garanti kültür merkezinde gerçekleşen paneller boyunca şunları izledik.
‘’İklim İçin Bende Varım’’ İstanbul paneline çeşitli illerden 55 kuruluş,bazı belediyeler, sosyal sorumluluk kuruluşları, sivil insiyatif katılarak görüşlerini bildirmişlerdir.
2 gün planlanan panelde iklim değişikliğine sebep olan nedenler geçmişe dönük olarak olabildiğince işlenmiş, sonuç olarak kömür santrallerine yapılacak olan yatırımların hava sıcaklığınıartı 2 derece arttırıcı etki yapacağı üzerinde bir fikir oluşturulmuştur.!
İstanbul’da yeni yapılacak havalimanı ve köprü için çok fazla ağaç kesildiği ve doğa tahribatları gündeme gelmiştir.Çevre konusunda duyarlılık nedir, kavramlara ilgi var mıdır, karbon ayak izi nedir, ambalaj atıklarının doğaya etkileride gazeteci yazar Çevre Müh.G. Rumelioğlu tarafından katılımcılara aktarılmıştır.
1.Günü 5 salonda, 2. Günü 9 salonda sunumların yapıldığı panele meraklıları haricinde ,katılım fazla olmamıştır.
2.gün bazı salonlarda izleyici olmaması sebebiyle, sunumların yapılamamış olmasıda dikkat çekmiştir.
Sadece bu güne kadar iklimi etkileyen faktörler irdelenmiş, yeni oluşumlara da doğal kaynaklara dönüş gibi pek yer verilmemiştir.!
Bazı programların iptal edilmiş olmasıda güneydoğuda ki, olaylara bağlanmıştır.Hdp milletvekileride ayrıca paneli şenlendirmiştirler.
Programı yabancı ceoların yönetmesi, Türkiye’den gönüllülerin devreye girmesi ile kotarıldığı gözlemlenmiştir.
Boğaziçi Üniversitesi’nin ve Garanti kültür merkezi salonlarının kulllanıldığı bu panelde çok fazla bilimsel bir katılım olmaması nedeniyle iklimin nereden gelip nereye gittiği ,inanın pek belli olmamış ve daha farklı oturumlar da buluşmak dileğiyle oradan ayrılınmıştır.
Zira yaptırım gücü olmayan sunumların yada bilimi baz almayan yönetimlerinde sıkıntılar yaratacağı birebirdir.
Amacın güzelliği niyetin özelliğinden belli olur.!
Sonuçta; Geçmiş olsun dileklerimizi ilettiğimiz Paris İklim kongresinde umalımda Sera gazı azaltımı, Carbon Ayak İzlerimizin hesaplanması yada uygulamaya konmasında olumlu katkı sağlıyacak kararlar ülkelerin gündemine gelir.
Ankara- Daha dün gibi, otogara girerken bir sürü şişenin kağıdın, bilumum çöpün yolcuları karşılaması ve yine betonlaşma ile burun buruna gelince işe küçük bi alandan başlıyalım diye hayıflandım.
Olmadık büyük saksılarla ana caddeleri güzelleştirmeye çalışırken , etraftaki çöpün ana kaynağı olan insanı ehlileştirmeden üzerine çiçek ekmek gibi gelen bu suni yapılanmaya da çok güldük inanın.!
Zira her seçimden sonra böyle ara şeyler yapılabiliyor çaresiz. Metronun yıllarca bekletilip , neden sonra açılması gibi.!
Sözün özü kimseye dokunmadan yaşanmıyor azizim. Zira kalabalık otobüslerde giderken gelirken mutlaka birilerine eliniz değiyordur.Gözlerine baktığınız insanların ne kadar mutsuz ve umutsuz olduğunu görünce üstüne korkuda eklenmiş duygularla karşılaşınca, insanın biraz çaresiz kalması kimin işine yarıyor , anlıyabilmek zor.! Azizim.
İnsan Neye Benzer?
-Kuşa benzer. Biraz zorlayınca pır der uçar, misal.
-Annem babamı ateş böceğine benzetir ama sesinden başka bilgi yok.!
Çıtalı uçurtmaya benzeten oldumu aranızda..?Altıgen çıtalı misali.
Kemal Adalet İNSAN Can Güç İkrar
İnsan büyük bir varlıktır. Doğar Can kazanır. Büyür Güç kazanır. Gücünü İkrarından alır.İkrar verdiği kararlardır.
Kararında Adaletli ise Erdem kazanır. Adaletinde Kemal’i bulursa Kamil olur..
İşte Yunus Emre’ nin dediği gibi –Canlar Canını bulur. Ölse bile bedeni ölür ama o sonsuza dek yaşar.
Bunlardan biri eksik olursa çıtalı uçamaz. İnsan da Kamil olamaz. Kamil olmayana da İnsan denmez zaten. Beşer denir. Beşer Deri demektir, ayağımıza giydiğimiz yemeni gibi ama O sonsuza kadar yaşayamaz. Dayanıksızdır çünki. İşte bu yüzden. Beşer hep şaşar. Zayıftır çünki.
Ona güç veren şey ‘’eksizsiz adaletle’’ alacağı kararlardır. Ancak, işte o zaman İnsan olur.
-Kamil Adalet nasıl alınır.Hakla,hakkım.
Hak; içinde senin olmadığın kararlardan ibaret Adalet’e denir. Adaletin kemali böyle olur.
Yani demem o ki Gülüm; İnsanın sonsuza dek yaşaması, içinde kendinin olmadığı tertemiz Adaletle aldığı kararlara bağlıdır.
İşte; İnsan böylece Toprağın altında kalsada ölmez.
Ne demiş YunuS – Ölen hayvan imiş, Hak Aşıkları ölmez.
Alıntı:yedigüzeladam
|