Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?" "Çünkü ben kadınım." diye cevapladı annesi. "Anlamadım!" dedi çocuk. Annesi, çocuğu kucaklayıp "Hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi. Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu. Babanın cevabı: "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu. Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, hala kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi.! Ve birgün bir bilge ile karşılaştı ve nihayet ondan bazı gerçekleri öğrenebildi. "Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?" Bilge: "Kadınlar özel yaratılmıştır. Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmalarına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar taşırlar, ayrıca doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının katı davranışlarına dayanabilecek kadar da iç kuvvetine sahiptirler’’ Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azme, ailesinin hastalığında; yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudrete sahiptirler.
Her türlü şart altında, hatta kendilerini çok kötü incitseler de, çocuklarını sevmek duygusallığına sahiptirler. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına,sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor. Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetine, Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zekaya sahiptirler. Tek zayıflık olarak kadınlara has bir gözyaşları vardır.!.... Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere.
İnsanlık için bir gözyaşı..." diye cevapladı...
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, nede kendini ne şekilde taşıdığıdır. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, hassaslığı, düşünceliliği, sorumluluğu, anlayışı, sadakati, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır…
KADIN
Kimi der ki kadın, uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli,
Köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi derki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal,
O benim kollarım, bacaklarım, yavrum, annem, karım, kız kardeşim,
Hayat arkadaşımdır.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ün sözleri ise gerçekleri bir kez daha bize hatırlatıyor.
--Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümez ise ilerlemesine teknik olarak imkan ve bilimsel olarak ihtimal yoktur.
--Kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli ve daha fazla bilgili olmaya mecburdur (1923)
--Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi kadınlara karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır.
5 Aralık 1934 tarihinde Dünyada İLK KEZ Seçme ve Seçilme hakkına kavuşan Türk Kadını her zaman ilkeli ve devrimci kişiliği ile Dünya Kadınlarına öncülük etmeye devam edecektir…
KADINI ÖNEMSEMEYEN HİÇBİR DÜNYA MİLLETİ GEREKLİ SAYGINLIĞA KAVUŞAMAZ…
Ülkemizde ise;
1975 yılında Türkiye Kadın Yılı Kongresi yapıldı ve 1984 yılından beri çeşitli kadın dernekleri tarafından kutlanmaya başlandı.
Yaşamak bir kuş kadar özgür,
Yaşamak bir karınca kadar ilkeli,
Yaşamak bir su damlası kadar, Bereketli…
Kurtuluş Savaşında üstün cesaret ve yetkinlik gösteren Kadınlara Gazi Kemal Atatürk 1930 yılından itibaren önce Belediye Seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma, ihtiyar meclislerine seçilme hakkını hediye etti.
Türk Kadınların Milletvekili Seçme ve Seçilme hakları ise 5.Aralık.1934’ te Anayasa ve Seçim Kanunun da meclis onayı ile yapılan değişiklikle kabul edildi.
8 .Mart. Dünya Kadınlar günümüx tüm dünya ve insanlık için dilediğimiz dileklerle beraber kutlu OLSUN…
Saygılarımızla…
|