17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanunla, kadın ve erkek yasalar önünde eşit hale gelmiştir. Aile hayatında kadın ve erkek arasındaki eşitlik sağlanarak, çocukların kız ve erkek ayrımı yapılmadan mirastan eşit ölçüde faydalanmasının önü açılmıştır. Tek kadınla evlilik esası getirilerek resmi nikah zorunlu olmuş; evlilik akdi devlet güvencesine alınmıştır. Çocukların iyi yetişmesi için ana ve babaya yükümlülükler getirilerek; kişilerin mallarla ve bir birleriyle çelişkileri ve boşluklar yok edilerek modern bir sistem getirilmiştir. Kadınla erkek arasında ki toplumsal ve ekonomik eşitlik sağlanmış, kadınlara her türlü mesleğe girme hakkı doğmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 22 Kasım 2001'de kabul edilerek, 1 Ocak 2002'de yürürlüğe girmiştir.
Evlilikte mal rejimlerine ilişkin düzenlemelerin yapıldığı; eski kanunda mal ayrılığı yasal mal rejimi kabul edilmekteyken, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunuyla, birlikte edinilmiş mallara katılma, yasal mal rejimi haline gelir. Türk Medeni Kanunu ve sonraki kanuni düzenlemeler, kadınların varlık nedenidir. Kadınla erkek arasında ki toplumsal ve ekonomik eşitlik sağlanarak, çalışmayan eşin hakları da korunur.
Buraya kadar ne güzel değil mi? Peki, AYM ne yaptı? Kadınların kazanımlarını yok eden bir karara imza attı. Anayasa Mahkemesinin resmi nikah olmadan dini nikah yapan imam ve çiftlere ceza verilmesini öngören Türk Ceza kanununun 5. Ve 6. Maddesini iptal etti.
Biliyor musunuz, her üç kadından biri çocuk yaşta evlendiriliyor. Hiç kadın üyesi bulunmayan AYM bu kararla, Anayasa'nın hem eşitlikle ilgili 10. maddesini hem de laiklik ilkesini ve yine hükümetin gösterilerle, törenlerle imzaladığı İstanbul Sözleşmesi'nin eşitlik ilkesini ihlal ederek; kadına yönelik ayrımcılığı yasaklayan CEDAW Sözleşmesi'ni hiçe saydı. Erkeklere, çok eşliliğinin önünü açan iptal kararıyla ceza caydırıcılığı ortadan kalkmış; kadınların sosyal güvenlik hakları, kadın ve çocukların nafakalarını da içeren boşanma ve miras hukukunun dışına itilmiş oldu.
Kadınlar sizlere sesleniyorum. Medeni nikah olmadan imam nikahına evet demeyin!
Babalar, kızlarınızı sadece imam nikahı ile everip yaşamlarını bozuk para gibi harcamayın! Doğacak torunlarınızın geleceğini ayak altına almayın. Bu vebalin altına girmeyin.
Medeni nikah kadının ve doğacak çocuklarının güvencesidir. Erkeğin zoru ama kadının geleceği, devlet güvencesidir.
AYM bir an önce bu karardan dönmelidir.
Günde 3 kadının kocaları tarafından katledildiği ülkemde bu karar hangi akla hizmet alınmıştır?
İvedilikle geri çekilmelidir.
Seçime Giderken…
Seçimlere sayılı gün kaldı. Hepimiz basından, sosyal medyadan, partilerin propagandalarını izliyoruz. 12 senedir yönetildiğimiz hayatın içinde içinde, iyi-kötü günleri, olumlu-olumsuzlukları, yapılan-yapılmayanları, verilenleri-alınanları, artışları-eksilişleri, taraflıyı-tarafsızı, gerçekleri-yalanları, varlıkları-yoklukları, nefreti-iffeti, hak-hakkaniyeti, götürenlerle-getirenleri, çerez yiyenlerle-çekirdek çıtlayanları, yüzü olanlarla-yüzsüzleri, paraleli-maraleli, makara-kukarayı birlikte yaşadık.
TC miz ‘’tü kaka’’ oldu. ‘’Çapulcu’’ olduk. Kaygılı, mutsuz bir topluma dönüştük. Varın devamını siz ekleyiniz… Birlikte yaşadık, birlikte gördük. Hepimiz insanız. Her birimizin 350 gr aklı var. Yaşamın en zeki varlığı olmakla övünüyoruz.
Hadi akıllar başa!
Her birimizin bir oyu, çok değerli, oy vermek vatandaşlık borcu, herkes oy vermek üzere sandık başında yerini almalıdır.
Oy vermek, duygusal bir eylem değildir, mantıkla yapılmalıdır. Seçim tamamen matematiğe dayanır. Sonunda toplanan rakamlar değerlendirilir.
Her seçim vatandaşı yakından ilgilendirir. Her bir oy, ailemize, içinde yaşadığımız topluma, sorumluluğumuzdur. Çocuklarımızın, torunlarımızın, ülkemizin geleceğidir.
Geçen seçimlerde, oy kullanmayanların sayısının bir parti çıkaracak çoğunlukta olduğu ortadayken; tüm vatandaşlarımızın sandıklara gidip oy kullanmaları gerekliliği ortadadır.
Her birimizin gönlünde yatan bir parti vardır. İsteriz ki o parti iktidar olsun. Matematiksel sonuç ise barajı geçerek, en çok oy alacak partinin iktidar olacağıdır. Baraj altında kalma ihtimali olan partilerin durumuna bakıp; o partilere oy atmamak mantığını bellemek gerekir. Barajı aşamayacak partiye duygusal anlamda bir bağ ile ‘’Ya da kime ne canım, benim oyum O’na’’ mantığı ile oy verecek olanların oyları heba olacaktır.
Aklı-selim olmak, oylarımızı heba etmemek, kendimize yakın bulduğumuz büyük partilere oy atmak gereklidir.
Parti sevgisinin bize kazandıramayacaklarını; vatansever olmak kazandıracaktır.
Fikri hür, vicdanı hür; Cumhuriyet Türkiye’sinde yaşamak için haydi Türkiye, oy kullanmaya…
|