Rodin’in ‘’Düşünen Adam’’ heykelinin replikası Bakırköy Akıl Hastanesi’ndedir. Düşündüğü için akıl hastanesine düşen tek heykel bizdedir. Dünya müzelerinde bu heykel bir başyapıt olarak yer alır. Tarih düşündükleri için okun ucunda hedef olanları daima yazmıştır.
Heykeltıraş, Oylum Öktem İşözen, 30 Mart 2016’da Mimarlar Odası’nda “Derin Deliler: Bir Kent Meselesi” başlığıyla sergilediği heykellerinde izleyiciye, yıllardır gözlemini yaptığı, zihnini uyaran kent tiplerinin melankolik davranışları, serzenişleri, kaygılarını ve çaresizliklerini aktarıyor.
‘’Derin Deliler’’ Sergi açılışında simit ve elma ikramı, maşrapalar içindeki içeceklerle birlikte yapılarak, kentin geçmişle geleceği bağlanıyor. Kentleşme sürecinde ki mega kent olgusu, gecekondu-gökdelen arasında sıkışan; fark edilmeyen insanların, kaygılarının vücut bulduğu heykeller üzerinden anlatılıyor. İzleyiciyi “Derin Deliler” sergisinde 45 heykel karşılıyor. Bu heykellerden bir kısmı, kent karmaşasının baskısıyla, akıl ve beden arasındaki ilişkiyi ortaya koyarken, diğer bir grup heykelse Rodin'in ‘’Düşünen Adam’’ına göndermeler yapıyor. Heykelin Türkiye'deki replikasının, düşünmeyi temsil ettiği için akıl hastanesinin bahçesinde olması ironisinden yola çıkan sanatçı, bu bağlamda izleyiciyi, önlenemez bir gelişmenin özel tanığı yapıyor.
Ülkemizdeki ekonomik ve toplumsal politikalar içinde kendine önemli bir yer bulan mega kentleşme olgusu, plansız değişimler, kendi halinde yaşayan insanların ruhunu hiçe sayan kararlar ve sıradan insanların nasıl sıradan olmadığı gerçeği ;Oylum Öktem İşözen’in “Derin Deliler” heykel sergisinde yüzümüze kibarca çarpıveriyor.
Sergi salonunda son derece rahat bir şekilde yerleşmiş sessiz figürler, suskun duruşlarıyla kentin anlatıcılığını yapıyorlar. Heykel kimliklerin, gecekondu-gökdelen arasında oturan, sıkışmış, eski mahallesini arayan; sevginin olmadığı, gösterinin değer bulduğu, belleğini kaybetmiş, hatırasız, nerede yaşadığını unutmuş şehrin insanları olduğunu anlıyorsunuz . ‘’Derin Deliler’’bir kent meselesini; eskicisinden, çöpçüsüne, kahvedeki düşünen adamdan, uyuyakalmış tüm bireylerine; deliliklerinin bulanıklığında, farkında olmaksızın yaşayanları anlatıyor. Sergiyi gezerken, şehrin orta yerinde, şaşkın, yoksul, işsiz, bilge, aklı tutulmuş, fikri sorulmayan, fikri olup söylemeyen, çok konuşan ama konuşması gerektiğinde, hiç bir şey demeyen bu şehrin insanlarının aslında bizler olduğunun farkına varmak, iç burkuyor.
İçi dolu, özel bir kimliğe sahip, Oylum Öktem İşözen, 1976 İstanbul’da doğar. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü mezunudur. 2001-2003 yılları arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı’nda yüksek lisans yapar; kostüm tasarımı dersleri alır. 2001-2004 tarihleri arasında Devlet Tiyatroları Atatürk Kültür Merkezi’nde kostüm tasarımcısı; 2004 yılında Club Beymen’de tasarım yetkilisi olarak görev yapar.
2012 yılında Caddebostan Kültür Merkezinde “Sıradışı Bir Usta ” sergisini açan ve aynı isimle bir kitap hazırlayan, Oylum Öktem İşözen, Devlet Sanatçısı Heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem‘in kızıdır. 2009 yılında ‘’Heykeltraş Babam’’ adlı kitabında yazarıdır.Küratör ve sanat yönetmeni olarak, Mevhibe İnönü Bir Cumhuriyet Hanımefendisi (2009), Modanın Döngüsü, İstanbul (2007), Modanın Döngüsü, Tokyo (2008), Swarowski Graffity Sergi, Modanın Sessiz Bedenleri (İsveç Boras Üniversitesi işbirliğiyle), İstanbul İçin 12 Kıyafet (İspanya Kültür Bakanlığı işbirliğiyle), Moda’ya Köprüler(Hollanda Konsolosluğu işbirliğiyile), Portfolio’dan Catwalk’a, Bir Arada (İtalyan Ticaret Ataşeliği işbirliğiyle) sergiler düzenleri. İstanbul Modern’de açılan Hussein Chalayan (Hüseyin Çağlayan) 1994 – 2010 sergisinin sergi proje koordinatörlüğünü üstlenir.
Heykeltıraş olarak 2006 yılında Palyaçolar adlı ilk kişisel sergisini açar. 2007 yılında Sadrazam Sait Paşa Konağı’na insan ve tasarım ilişkisini anlatan 5 adet büyük ebatlı heykel yapar. 2008 yılında ise Contemporary Art İstanbul’da ‘Modern Masallar’ adlı eserleriyle karma sergiye katılır. Sanatçı, 2011 yılında Çingeneler adlı ikinci kişisel sergisini açar. Çingene heykelleri 2011 yılının Hıdırellez günü Maçka Parkı’na yerleştirilir.
‘’Derin Deliler: Bir Kent Meselesi ‘’sergisini izleyince insan, O kimliklerden birinde kendini buluyor. Ve derin bir nefes alarak, aralarına karışıyor. 21 Nisan’a kadar devam edecek anlam yüklü bu sergiyi gezmek gerekir.
Derin uykularına her biri istenç dışı dalmış,uyudukca hareketsizleşmiş, hareketsizleştikçe beyazlaşmışlardır. Onlar çağın akışını derin uykularında dinleyenler ve zamanı biriktirenlerdir. Bilinçdışı ortak arketiplerin uyanıklaştığı bir uykuda; şimdi ve gelecek kurgusu üzerine akıl yürütenler olarak, derin uykularından bir gün yeni bir zamana uyanacaklardır. G.İ.
Hayat sanatla anlam kazanır. Yaşarken sanata dokunmayı unutmayınız, derim.
|