Yaşamımda bir ilk… ‘’Ekşi Elmalar’’ aynı gün içinde iki kere izlediğim bir Yılmaz Erdoğan filmi.
İlkinde gülmek ve ağlamaktan kaçırdığım, duyumsayamadığım sahne ve sözler olabilir endişesiyle; ikinci kere seyretmeye aynı heyecanla girdiğim, bir film.
Ekşi Elmalar’da Erdoğan, her sahneyi, başından sonuna, gerektiği kadar işleyerek, tam ağız tadında bırakıyor. Tüm zamanların filmine imza atarak, ülkesinin bir dönem siyasi tarihine, Doğu insanının sosyal yaşamından kesitle, kendi dilinden ışık tutuyor. Radyodan, televizyona geçiş, sonra renkli televizyon, içi dolu keskin cümleler, sakin başlayan, kelimelerle şahlanan, keskin kararlarla biten çarpıcı sahneler…
Film oyuncu seçimiyle, devleşiyor. Kız kardeşler, Farah Zeynep Abdullah, Songül Özden, Şükran Ovalı; anneleri, Devrim Yakut oyunlarıyla, duyguyu muhteşem bir şekilde, seyirciye geçirmeyi başarıyorlar. Erkek oyuncular, Şükrü Özyıldız, Fatih Artman, Cezmi Baskın, Hilmi Özışık rollerini öylesine güzel giyinmişler ki…
Somut simgelerle duygulara geçiş yapılan konu seçimleri doyumsuz. Başrollerden önemli birini de ‘’Elma’’ üstleniyor. Elma aynen, insanlık tarihinin başlangıcında olduğu gibi, Havva’nın aklını başından alıyor. Elmayı aşılarsın, ekşi iken tatlı olur. İnsana fikir aşılarsan, beyinlerine usulca ekersen, kıvam verirsin. Ama… Ya aşı tutmazsa?
Ve diğer bir başrol de, kokulu şampuana ait… Banyolarımızda sabun saltanatına son veren ilk şampuan, filmde adı verilmese de, ambalajına aşina olduğumuz, bol köpüklü, kokulu Blendax şampuanı…
Film, en küçük kız kardeş Muazzez’in anlatısıyla, 12 Eylül 1980 öncesinden başlıyor. Hakkari’den Antalya’ya yol alıyor. Hakkari’nin muhteşem görselleriyle; belediye seçimlerini, 3 kez ardı ardına kazanan Aziz Reis’in kazanma umudunun kalmayışı, harmanlanıyor. Hakkari’nin etrafını saran dağların ulaşım engelini, turizmle aşmak; teleferik projesiyle, düze çıkarmak hayalini hep canlı tutuyor, Reis;ümidini yitirmeden... Ama, zaman durmuyor, yıllar geçiyor . Reis kocayınca Muazzez aile öyküsünü gönül rahatlığıyla, dillendiriyor. Aziz Reis’in ve kızlarının yaşam yılları, üniversitelerdeki devrimci gençlerden, Turgut Özal dönemine uzanıyor.
Yılmaz Erdoğan’ın çocukluğunda yaşadığı bir hikayeyi ele aldığı filmdeki, dram, komedi ve romantik olaylar 1970’lerde Hakkari’de gerçek yaşanmışlıklardan derleniyor. Ekşi Elmalar, Erdoğan’ın kaleminden çıkan karakterlerin, zaman içinde, yaşama uyum sağlamak adına dalgalanarak biçim değiştiren profillerle taçlanıyor.
Film afişinde yer alan ‘’Ancak bugünü hayal edecek kadar aklı olanlar, yarının sahibi olamazlar’’ cümlesinden başlayarak; ‘’Bizim millet olmaz demeyi çok sever. Olmayınca da sevinir, ben demiştim diye!’’, ‘’Ağaçları da insanlar gibi terbiye edeceksin. Her insan ekşidir ama bazı insan aşı tutmaz, tıpkı ekşi elmalar gibi’’ ve benzeri, içi dolu birçok ironik cümleyle soslanıp, lezzet kazanan ‘’Ekşi Elmalar’’, ciddi düşündürüyor.
Etkileyici bir senaryo, olağanüstü bir oyunculuk ve olağanüstü güzellikte çekimler; hele dron (insansız uçarak fotoğraf çeken alet) ile çekilen muhteşem tabiat sahneleri; eğlenerek düşünmek, çaresizliklere üzülürken, fırsatlara heyecanlanmak; yaşamın sürprizlerine şaşırmak isterseniz, durmayın gidin.
Bu muhteşem Yılmaz Erdoğan filmini izleyin. Bir kere, iki kere ve belki üç kere…
|