Sizlere ‘’Benim için yaşamak, yaratmaktır’’ cümlesini yaşam biçimi edinmiş; düşleyip, çizmiş bir sanatçıdan, Erte’den bahsetmek istiyorum. Art Deco dünyasında, özgün stiliyle, sanatıyla fırtına gibi esen bir sanatçıyı; 95 yaşındayken bile, etiketini çizdiği konyak şişesiyle gündem oluşturan bir adamı, Romain de Tirtoff’u hatırlamak gerektiğini düşünüyorum.
Tirtoff, 1892 yılında Rusya, Saint-Petersbourg’da doğdu. Babası Amiral’di. Sanatsever bir ailenin çocuğu olmanın ayrıcalığını yaşadı. Marinsky tiyatrosuna abone olan ailesiyle, her hafta tiyatroya gidiyordu. Yedi yaşındaydı, baleye tutkundu. Klasik dans derslerine başladı. Hayali dansör olmaktı. İlerleyen yıllarda resim ve desen tutkusu, dansı geçti. Altı yaşında annesine elbise modeli çizerek desenle tanışan sanatçı, 1900 yılında ailesiyle ziyaret ettiği Paris Fuarı’ndan o kadar etkilendi ki; 1912’de Paris’e yerleşti.
1900’lü yılların Art Nouveau Paris’inde kadınlar, etekleri yerleri süpürerek, Avenue des Champs-Élysées’e bulvarı boyunca dolaşır; şık şapkalarının tamamladığı Poiret ya da Dufy’den seçilmiş emprime kıyafetleriyle, at yarışlarında erkeklerine eşlik ederlerdi.
1913 yılında Erte, terzi Carolin’in yanında ki kısacık bir çalışma yaptı ve Kendini Poiret’te düşleyerek, şansını denemeye karar verdi.
El ayak çekilince, değerli eserler ve antikalarla dolu evinde; meşe ağacından yapılma; ilk kazancıyla aldığı ve kendisine yaşamı boyunca eşlik eden masasının başına geçerdi. Beethoven, Shubert, Litz, Ravel ya da Bach notalarının, çevresinde uykuya yatarmış gibi kıvrılsalar da, arada kısık gözlerle kendisini izleyen kedilerinin; Erte’nin ilham kaynağı olduğunu söyleyebiliriz.
Hiçbir sanatçının etkisi altında kalmadan, düşlerini çizmeye devam eden modacı Erte, çocukken müzelerde gördüğü, Hint Minyatürleri, antik Yunan eserlerinden etkileşimle çizdiği desenleriyle fark yaratarak; imzasını kullanmaya başladı. Bir yüzyıl boyunca imzası, ismi, desenleriyle yıldız gibi parladı. Harper’s Bazaar’da 20 yıl çalışarak, her yerde sergiler açtı.
1987 yılında Courvoisier konyakları için, şişe etiketleri çizdi. Art Deco’nun tartışılmaz, değeri olan sanatçısı, koleksiyon takdimi için, New York’taydı. Sanatçının 96. Yaş günüyle aynı güne denk düşen gece; 3 günlük emekle gerçekleştirilen, Courvoiser şişesi şeklinde yapılan doğum günü pastası sunumuyla kutlandı. Koleksiyon büyük ilgi gördü, numaralı özel şişeler müzayedeyle satıldılar. Deyim yerindeyse kapanın elinde kaldılar.
İkinci koleksiyon ‘’ Bağ Bozumu’’ adıyla sunuldu. Numaralı 1000 kasa şişe; 18 Ekim’de Maxim’s de tanıtıldı. 1998 yılının bu özel gecesinde, Paris’li kadınlar şıklıklarını sergilerken, dostları ve sanat dünyası tam kadro Erte’nin yanında yer alarak; başarısına alkış tuttular.
97 yaşında o yıl hayata veda eden Erte, ardında çalışarak gerçekleştirdiği pırıl pırıl bir yaşamın izlerini bıraktı. Parlak yaşam öyküsü aslında verdiği eğitimle kendisine sanatsever ailesinin hazırladığı; olgunlaştığında kendini keşfetme arayışlarında, gerçekten ne yapmak istediğine karar vererek; etkilendiği ve sevdiği işi yaparak yaşamayı becerebilen; aydınlığını etrafında ki yaşamlarla, dünyayla paylaşmasını bilen Erte; düşlerini masallara çevirdi. Minyatürlerine erotizm serperek tatlandırdı.
Çalışma saatlerinde kesin sessizliğe teslim olan sanatçı, renkli yaşadı. Hep çalıştı. Çok çalıştı. Binlerce desen çizdi, çizdi ve cam masasının üstünde desenlerini aydınlatan ışığın halesiyle, sanat dünyasında fırtına gibi esti.
.
|