5 Aralık, Türk Kadını’nın seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu gündür. Demokratik, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ileri görüşüyle;
''Dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.
Toplumda ki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. ( 1923)’’ Demiş…
Uygar geçinen, batılı ülkelerden çok önce, genç Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk Kadınına Seçme ve Seçilme, Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilme hakkı tanımıştır. (Amerika 1920, İngiltere 1928, Fransa 1944, Hindistan 1950, İsviçre 1971)
İşte bu düşünce; ''Medeniyet yolunda yürümek ve muvaffak olmak şart-ı hayatidir.'' görüşündeki Mustafa Kemal Atatürk’ün bir dizi devrim yapmasının sebebidir.
Toplumsal yaşayışın düzenlenmesi kapsamında 10. sıradaki devrim ''Kadınların medeni ve siyasi haklara kavuşması'' başlığı altında * Medeni Kanun ile sağlanan haklar *Belediye seçimlerinde (3 Nisan 1930) ve Milletvekili seçimlerinde (5 Aralık 1934) seçme seçilme hakkının tanınması olmuştur.
Sosyal yaşamda ki en küçük topluluk ailedir. Aile hayatının bütünlüğünü ise kadın sağlamaktadır. Doğurganlık özelliği ile donatılmış olan kadını erkekten ayıran bu yaratı, O'nu özel kılmıştır.
Müslümanlıktan önceki Türk Devletleri’nde kadın-erkek eşitliği üzerine kurulmuş topluluklar vardı. Kadının rolü erkek seviyesine yakındı. Aile içindeki velilik hakkı anne-baba, ikisine aitti.
Kadının parası-malı olur, ticari faaliyetlerde bulunurdu. Eski Türklerde Harem, peçe ve yaşmak yoktu. Kadın her meclisde kocasının yanında yer alırdı. Hükümdarlar, yabancı elçileri dahi eşleriyle kabul ederler, kadın devlet işlerinden haberdar olurdu. Hindistan ve Orta Asya’da kadın hükümdarlar görüyoruz. İran'da Kutluk bölgesinin devlet hükümdarı Türkan Hatun idi.
Eğitim sistemi bu konuda ki en önemli etkendir. Osmanlı Devleti’nde mahalle aralarında, camiye yakın kurulan Sübyan Mektebi'nde karma eğitim yapılırdı.
Tanzimat Dönemiyle (1958) Kız Rüşdiyeleri ( Kız öğretmen okulları) Devletin genel eğitim politikasında yer almaya başladı. Eğitim tarihimizde dönüm noktası kabul edilen bu okullarda Sübyan Okulları için öğretmen yetiştirmek amaçlandı.
İkinci Meşrutiyet yıllarında sosyal ve ekonomik ortamlarda gelişen Milliyetçi etkilerin sonucunda kadın eğitiminde olumlu bir dönüşüm süreci başlamıştır.
Birinci Dünya savaşı sırasında erkeklerin savaşa katılmasıyla, kadınların devlet hizmetlerinde boşlukları doldurmaları; kadın işgücünü göz önüne almayı gerektirir. Kadın verilen fırsatları değerlendirmiş, hızla sosyal yaşamda erkeğin yanına yerleşmiştir.
Kadın ailesini kollar ve korur. Canı pahasına.. Söz konusu vatanı olduğunda, İstiklal Savaşında evlatlarını kendi topraklarında yaşatmak için verdiği mücadele asla göz ardı edilemez. Tarihimiz, Nene hatunlar, Şerife bacılar, Kara Fatma’lar, Satı kadınlar, Ayşe Onbaşı’lar ile doludur. Türk Kadını toplumda bugün ki konumunu, ninelerinin mücadele yıllarında , erkeklerinin yanında gönüllü olarak yer almasına borçludur.
1925 de Kıyafet kanunu ve hemen ardından 1926 da Türk Medeni Kanunu, kadının yasal statüsünü Birey olarak ve aile içinde ki konumuna eşit haklar tanıyarak, devamında; 1930’da Seçme ve Seçilme hakkını kazandırarak, 1934 genel seçimlerinde oy kulanma hakkına kavuşturmuştur.
1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulüyle kadın ve erkek aynı şartlarla eğitim alma olanağına kavuşmuştur. Türk Kadını bu gün sahip olduğu hakları mücadelesine bire bir şahit olan Ata'sının takdirine borçludur.
''Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gerçeklerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini sağlamaktır. O halde kadınlarımız erkeklerin geçtikleri eğitim kademelerinden geçerek bilgili olacaklardır. Sonra sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır.'' Diyen Atatürk bugünü dünden görmüş, dünyanın en büyük Lideridir.
İlk kadın öğretmen Rafet Angın,
İlk kadın arkeoloğ Prof. Jale İnan
İlk kadın hukukcu Avukat Süreyya Ağaoğlu
İlk Opera sanatçısı Semiha Berksoy
İlk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen
İlk kadın sürmelog Muazzez İlmiye Çığ’dır. Daha nicelerini saymak mümkündür.
Kadınlar bugün ülkemizde, her dalda eğitim görmekte ve sosyal düzenin önemli noktalarında yer almaktadırlar. Yurtiçi ve dışında sanat, edebiyat, politika, her dalda; hem çocuk yaparım hem kariyer cümlesinin hakkını vermeye çalışarak; hayatın zorluklarıyla baş edip yollarına devam etmektedirler.
Her Türk Kadını haklarına sahip çıkarak, koruması gereğinin bilincindedir.
|