İnsanoğlu aşkı yaşayarak öğrenir. Çerçevesinden taşıveren içsel ve derin duygular, beraberlik isteğiyle yaşamı taçlandıran aşk, çok uzun yollardan gelmiştir. Aşkın şiirde izini sürmek istersek dört bin yıl geriye gitmemiz gerekir.
İlk aşk şiiri, 1889’da Bağdat yakınında taş tablet üzerine yazılı olarak, Sümer Kenti Nippur’da ele geçmiştir. İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki tablette, Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın çevirisiyle;
‘’Damadım, kalbimin sevgilisi/Güzelliğin büyüktür, baldan tatlı/Aslan kalbimin kıymetlisi/Güzelliğin büyüktür, baldan tatlı/Benim değerli okşayışlarım, baldan tatlıdır/Yatak odasında bal doludur/Güzelliğinle zevklenelim, Aslan seni okşayayım/ Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır/ damadım benden zevk aldın/Annem, söyle sana güzel şeyler verecektir/Babam sana hediyeler verecektir/Sen beni sevdiğin için, lütfet bana okşayışlarını/ Benim Tanrım benim koruyucum/Tanrı Ellil’in kalbini memnun eden Şusin’im/Lütfet bana okşayışlarını.’’Yazmaktadır.
Şiirin, Kral Şusin ile evlendirilmek için seçilen gelin tarafından kaleme alındığı düşünülür. Sümer inancına göre krallar her yıl, Bereket ve Aşk Tanrıçası Ellil yerine seçilen bir rahibeyle evlenerek, , toprağın bereketini sağlamak amacıyla görevini yerine getirirdi. Büyük ihtimalle bu şiir de şölende okunur ya da şarkı olarak söylenirdi.
Aragon ‘’Mutlu aşk yoktur. Mutlu aşkın yazılı tarihide yoktur’’ der. ‘’Gidişatım/ Çiçekli bahardan, kavurucu yaza/Gazelli güzden, sonsuza yürüyen kışaydı/Aşk olması için yaşanılan/Kavuşması olmayan bir hikaye yazıştı/Satır ‘’Aşk’’ yazsa da/ Satır araları ‘’Kavuşamazsan aşk’’ olurdu.’’ Faziylet Sönmez’in dizelerine göre de kavuşunca aşk olmuyor.
Şairlerimize kulak verdiğimizde, Reyhan Karagöz Çetin ‘’ Aşka aşığım ben/ Sevenlere, tutuşan ellere/ Aşkı bilen gönüllere aşığım/ Yaşamaya aşığım, bir de sana.’’ Diyerek, aşkı çoğullaştırıyor.
Orhan Selen ‘’ Saçların iki yana sallanırken/ Dünya uyanırken, seni düşündüm/ Baktım, yanımda yoksun/ Üşüdüm’’ diyor. Kaybettiği bir sevdadan söz edercesine…
Elvin Öztürk ‘’ En mahremime, yüreğimin derinliklerine/Beynimin her zerresine, gözyaşımın pınarına/ Dudağımın kenarına, kuşun kanadına/ Alevin sıcağına, suyun akışına, hoyratça zamana sen kattım’’ dizeleriyle, aşkla yoğurulan acı-tatlı zamanlara öykünüyor.
İsmail Türkmen, ‘’Sen olursun bakışlarda güzellik/Bir çiçekte taç, bir gülde bülbül olursun/ Kızıl alev rengine bürünür saçların/ Ya da kestane, başak sarısı olur/ Sen olusun gönüllerde bütün gün’’ diyerek, yürek çırpıntılarının nedeninden dem vuruyor.
Sevdalımsa onsuz olmaz dercesine, K. Muzaffer Gencer ‘’Bir tek onunla, yine Paris/ Bir tek onunla, doyasıya, aşka açık/ Sevgi saçarcasına/Bir tek onunla, Paris, harika!’’ diyor.
Semra Cicigöz ‘’ Hiçbir sevgi uğramadı/ Senin sevginden başka/Şu kanayan yüreğime/ Hep seni bekledi, kimseye açmadı/ Kapısını bu yürek’’ derken, bekleyişin hüznünü aktarıyor.
Hikmet Öner’in ‘’ Etrafa bakınmadan, pek de mağrur yürüyor/ Bilmez ki encamını, endamında sürüyor/ Hayat meşakkatine, dünyanın zahmetine/Aldırış ettiği yok, kahkahayla gülüyor’’ dizelerine;
‘’....ellerimde çiğ ıslaklığı papatyaların; ıslatsın, saldım saçlarımı yağmura; düşlerde sen, söze yer yok; tutsağım sevgine, çare yok!’’ diye cevap veresim geliyor.
İçinde sevgiye yer olmayan bir hayat susuz çölde yaşam olurdu. Sevmek ilahi bir duygu, çeşidi çok; bir erkeği, bir kadını sevmek, anne, babayı , çocuğunu sevmek, martı sesini, gün doğumunu, denizin mavisini sevmek, çikolata yemeği sevmek, resim yapmayı sevmek; şarkı söylemeyi sevmek, sevmek ve sonsuza dek sevmek! Örneklemeye devam edebilir, ucunu bucağını bulamayacağımız yerlere doğru savrulur gideriz...
Günümüzde tutku dolu sevgiyi bulmak çok zor… Şanslıysak, bulduysak, onu itinayla beslemek, yaşatmak gerekiyor. Bitki gibi sulamak, güneşe döndürmek, tozunu almak, toprağını havalandırmak, konuşmak gerekiyor. Dokunmak, okşamak, ısıtmak, güvenmek, sevgi sözcükleriyle taçlandırmak, bir gün bitebilir endişesini daima yaşayarak; kavramak, kollamak, güvenmek gerekiyor. Değer vermek, özenle korumak, üstüne titremek gerekiyor.
Tutkulu bir sevgiyle bağlıysanız; sevgiliye en güzel armağan, bir kalp atışı kadar yakınında olmaktır
|