Çocuklarımız dünya insanı oldular. Sanatla erken tanışıyorlar. Teknoloji, bilgiye hızlı ulaşma, okul ve aile içinde verilen fırsatlar sonucu, sanat ilgi alanlarına çok daha erken giriyor.
Aileler sanatı yaşamlarına alıyorlar. Sergileri, müzeleri çocuklarıyla geziyorlar. İnsan beyni kazandığı alışkanlıklara bağlanır. Sanat aşığı bir çocuk yetiştirmenin yolu da çocuğun ilgisini, yaşamın içinde ki estetik unsurlara çekmektir. Yaratıcı düşüncelerini teşvik etmek, çizim ve renklerine samimi övgülerde bulunmak, detaylarını öğrenmek için çalışmalarıyla ilgili sohbet etmek gerekir.
Yaşamın içinde tabiatın renk ve şekillerinden örnek vererek, çocuğun merakını uyandırmak, ilgi duyduğu alanları sanatla bağdaştırmasını sağlamak en güzel yoldur. Sanatçılarla tanıştırmak, yarışmalara katılmasını teşvik etmek; özgüven gelişimini de pekiştirecektir.
Çocukların sanata katılımları yeni önem kazanıyor ama onlar 18. Yy itibariyle, soylu aile resimleri portrelerinde minyatür şekiller olarak yer almaya başladılar. Halk çocukları ise bulundukları yerlerde, sokaklarda, günlük hayatın içinde resmedildiler.
Bruegel 1500’lerde büyük boy tablolarında, günlük hayat içinde çocuk figürlerine fazlaca yer verdi. Çember çeviren, birdirbir, halat çekmece oynayan, eşek atlayan çocuklar onun desenleri oldular. 1545’de Giovanni de Medici, Agnola Bronzino tarafından otoriter bir yüz ifadesiyle resmedildi. Oysaki henüz iki yaşındaydı. 1600’larda ‘’Kız ve Erkek Çocuklar Okulu’’ eseriyle, Jan Steen, okul dersliğinde ki çocukların hareketlerini enerjik bir çalışmayla yansıttı.
Velazquez, İspanya Kralı IV. Felipe’nin beş yaşlarında ki kızı Margarita’nın yağlıboya tablosuyla, hafızalara kazıdı.
1885’de Munch ‘’Sanatımın dönüm noktası ‘’dediği ‘’Hasta Çocuk’’ tablosunu hasta kız kardeşine öykünerek yaptı. İrlandalı William Mulready ‘’Bir Isırık Al’’isimli tablosunda sokakta ki çocukların dayanışmasını anlattı. Mary Casatt, annelik ve çocuk temalı resimler çalıştı. 1888’de Eitaku bir ağaç baskı serisi hazırladı. Konusu oynayan çocuklardı. Epstein, 1900’ler de yokluğunu görünce çalışmalarında pek çok bronz bebek başına yer verdi. Kokoschka, endişeli bir tipti. Çocukları mutsuz resimlediği için eleştirildi.
Osmanlı çocuk figürlerine gelince… Yabancı ressamlar gravür ve suluboyalarda çocukları ‘’büyümüşte de küçülmüş’’ algısıyla resme döktüler. Çocuklar adeta yetişkinlerin minyatürleriydiler. Görürüz ki günümüz çocuk örneğine en yakın resim, Lachaise’nin ‘’Uçurtma Uçuran Çocuk’’ gravürüdür.
16.yy Schweigger çizgileriyle ‘’Müzik eşliğinde salıncak’’ çocukların sallanarak asılı yemişleri yakalama çabalarını betimledi. 18.yy gravürlerinden birinde, Viyana yakınlarında ki Leopoldstadt’ta Türk elçiliği önünde kurulmuş Türk eğlenceleri resimlendi.
Günümüzde ‘’Sanat Terapisi’’ çocuklar ve yetişkinler üzerinde olumlu etkiler yaratıyor. Terapi 20. Yy itibariyle Amerika ve Avrupa’dan tüm dünyaya yayılarak, keyifli bir bilinçaltı dil çözümü olarak kullanılıyor. Yuva çağından itibaren, çocukların çizgileri, desenleri, renkleri duygularının özünü yansıtıyor. Resimler uzmanlar tarafından değerlendirilerek, çocuğun ruh dünyası aydınlatılıyor. Son dönemlerde kitapçı raflarında içi desen dolu, kitapçıklar var. Onları renk renk boyamak şimdi çok moda. Bu zevkli uğraşı, her yaştan insanın konuya odaklanmak suretiyle kendiyle baş başa kalmasını mümkün kılıyor.
Çocuklarımızla birlikte, sanatla nefes almaya devam edelim. Sanat hakkında konuşalım. Gezelim. Görelim. Tartışalım. Sanat aşığı çocuklar yaratalım.
.
|