Türk Halkı yarın sandığa gidiyor. Türk halkı yarın kullanacağı oylarla geleceğini yeniden yapılandıracak. Yeni Türkiye, topuk sesleriyle, inceden geliyor.
Geleceğimizi kurarken bunu çocuklarımıza, torunlarımıza borçlu olduğumuzu unutmayalım. Torunumun yaşamını sürdüreceği Türkiye’yi;
Çağdaş eğitim, adalet ve ekonomi sorunlarının ivedilikle haledileceği,
Atatürk Cumhuriyetinden aldığı yetkilerle, laik Türkiye’nin kurucusu M. Kemal Atatürk devrimlerine ters düşen idarecilere geçit vermeyecek
Yüzlerimizin güleceği, umutların daim olacağı, ayrıştırma olmadan 80 milyonun el ele kardeş kardeşe yaşamını sürdürebileceği,
Kişisel ve toplumsal tepkilerin; öfkeyle değil, sevgiyle, anlayışla halledileceğini vaad eden kadrolara teslim edeceğim.
Borç ülkenin boyunu aşmış. Üretim baltalanıyor. Fiyatlar almış başını gidiyor. Et yemek hayal olmuş. Üretici ağlıyor. Aracı bayram ediyor. Patates-soğan mutfağın olmazsa olmazları dolarla aşık atıyor. 430 bin esnaf kepenk kapatmış.
İnsanlar bütçelerini denkleyemiyor. Tüketime dayalı yaşam biçimi kredi kartlarına çalışıyor.
Adalet sistemine güven azalmış. Türk ekonomisi alarm veriyor diyeceğim ama siren çalıyor. Siyasi tercihi ne olursa olsun her kesimden şirketler yapılandırmaya gidiyor. Yarınlar belirsiz.
OHAL belimizi bağlıyor. Moody’s ile Fitch notumuzu ekonomik güvensizlik sonucu ‘’yatırım yapılmaz’’ diye belirlemiş.
Uluslararası Para Fonu onayını almadan finans kuruluşları, yatırım yapmıyor. Finansman sağlamıyor. Hatalı politikaların cari açıkta kocaman bir delik açtığını görüyoruz.
Vergilerini ödediğimiz, ülke kurumları bize sağlıklı hizmet veremiyor. Niteliksiz ve taraflı davranışlarını sürdürüyorlar. Çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar. Görüyoruz. Seçim kampanyasında mücadelesini sürdüren adayların önü kesiliyor.
Doğa katlediliyor. Asırlık ağaçlar betona kurban ediliyor. Güzel memleketimizin sahilleri, cennet koyları rant uğruna, vicdansızca peşkeş çekiliyor. İmar planları rant için yeniden şekillendiriliyor. Hesap veren yok. Ben yaptım oldu mantığı güdülüyor.
Cumhuriyet tarihi yalan konusunda en büyük mahcubiyetini yaşıyor. Oxford Üniversitesi’nin yaptığı ‘’yalan haber’’ araştırmasında en yalancı medyanın Türk medyası olması yüzümüzü kızarttı mı acaba?
Sanal gerçekliğin göz kamaştırdığı dünyamızda, ülkemizde hala din sömürüsü devam ediyorsa; sorgulamayı akıl edemeyen inançlı insanların üzerinden son derece ilkel bir oyun oynanıyorsa… Cehalet ve fakirlik üzerinden, bilimden uzak bir yol tutulmuşsa…
T A M A M demenin zamanıdır.
Ülke kaderi tek bir adamın iki dudağı arasına teslim edilemez. Yarın bunun hesabını torunlarımıza vermek zorunda kalırız.
Demokrasimize sahip çıkmalı, çıtasını yükseltmeliyiz. Yüzümüzü çağdaş Dünya’ya dönerek bu kaostan çıkış yolunu bulmalıyız. Oyumuzu kullanırken geleceğimizi aklı başında, milleti için çalışacak ‘’Yurtta sulh, Dünya’da sulh’’ anlayışında olan kadrolara teslim etmeliyiz.
Türkiye için, hepimiz için adil, hayırlı bir seçim olmasını diliyorum.
|