Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ‘den ‘’Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’’buyruğunu alan şanlı Türk orduları, on gün içinde 9 Eylül 1922’de İzmir’e girmişti.
Türk Orduları’nın 26 ağustos 1922 sabahında Afyon dolaylarından başladığı ‘’Büyük Taarruz’’ tarihte eşi görülmeyen bir hızla gelişmiş, Yunan kuvvetlerinin büyük çoğunluğu ezilmişti. 30 ağustos günü kazanılan zafer, içerde ve dışarıda büyük yankılar yapmış, büyük bir sevinçle karşılanmıştı. Yunanlıların yarısı, Başkomutanları Trikopis’le birlikte ordumuzun eline tutsak olarak geçmişti.
Yenik düşman batıya doğru kaçıyor, yol üzerindeki köy ve şehirleri yakıyordu. Süvari birliklerimiz tarafından kovalanan düşman, İzmir Basmane tren istasyonu yakınlarında kısa bir çarpışmadan sonra etkisiz kılınacaktı.
2. Tümen 20. Süvari alayı İzmir’in içine yöneldi. Öncü Yüzbaşı Nuri ve 4. Alay Komutan yardımcısı Şerafettin beyler, atlarını dörtnala sürerek, İzmir’e ulaşan ilk kahraman subaylarımız oldular. Yer yer bomba sesleri duyulmaktaydı. Patlayan silahlardan bir kurşun Şerafettin beye rastladıysa da kahraman subaylarımız, 20. Süvari Alayı birlikleriyle İzmir’e girerken, İzmir Hükümet Konağı direğine bayrağımızı çektiler.
Türk Ordusu’nun öncüleri, kahraman Mehmetçiklerimiz zafer mutluluğu içinde Kordonboyu’nda ilerlerken, halk alkışlıyor, ağlıyor, birbirine sarılıyordu. Kurtuluş şenliği İzmir’den tüm yurda dalga dalga yayılırken; Türk mahallelerinin yarısı düşman tarafından ateşe verilmekteydi. İzmir açıklarında demirli İngiliz, Fransız ve İtalyan gemilerindeki İtilaf devletleri savaşın kesin olarak kaybedildiğinin farkına vardılar. Afyon’dan kopup çığ gibi gelen Mehmetçiği durdurmak artık mümkün değildi.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal 10 Eylül 1922’de şan ve şerefle İzmir’e girdi. Eşi görülmemiş sevgi ve saygıyla karşılandı. Mustafa Kemal Paşa silah arkadaşları, Genel Kurmay başkanı Müşir Fevzi Paşa, Maraşal Fevzi Çakmak, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü ile hükümet konağına giderek, şu açıklamayı yaptı.
‘’Türk Orduları 14 gün içinde büyük bir düşman ordusunu imha ettiler. 400 kilometre süren fasılasız takip ile Anadolu’da istilaya uğramış şehirlerimizi geri aldılar. Büyük asil Türk Milleti! Büyük zafer münhasıran senin eserindir. Akdeniz, askerlerimizin zafer teraneleriyle dalgalanıyor. Asya imparatorluğuna yeltenen düşmanın, muharebe meydanlarına gelme cesareti gösteren ordu komutanları, erkanı harbiye heyetleri günlerden beri esirimiz bulunuyor. Düşman harp malzemesinin üçte ikisini topraklarımızda bıraktı. Elimizde bulunan esirlerden başka insan zayiatının yüz binden ne kadar fazla olduğunu tayin etmek müşküldür. Büyük ve necip Türk Milleti! Anadolu’nun kurtuluş zaferini tebrik ederken sana İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz eteklerinden ordularının selamını takdim ediyorum.’’
Alkışlara gözlerden dökülen yaşlar eşlik etmekteydi.
İzmir’in geri alınmasıyla Kurtuluş Savaşımız sona ermiş bulunuyordu. Yine de orda burada kümelenmiş başıboş Yunan birlikleriyle yer yer çarpışmalar devam etmekteydi. Gazi’nin emriyle Eskişehir’den Yunanlıları atan 3.kolordumuz Bursa’nın doğusunda direnmekte olan düşmanı kuşatarak ele geçirdi. Geride kalan düşman askerleri bandırmadaki yabancı vapurlarla kaçtılar.
Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta Türk Ordusu’nun kazandığı büyük zaferi şu sözlerle paylaşır.
‘’Muhterem Efendiler! Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi ve ondan sonra düşman ordusunu kamilen imha ve esir eden bakıyet-üs-sütufunu Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekatımızı izah ve tavsif için söz söylemekten kendimi müstağni addederim.
Her safhasıyla düşünülmüş, ihzar, idare ve zaferle intaç edilmiş olan bu harekat, Türk Ordusu2nun Türk zabitan ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tesbit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin Hürriyet ve İstiklal fikrinin layemut abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan, ilelebed mesut ve bahtiyarım’’
9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu kutlu olsun
|