Günümüzde, çiklet gibi herkesin ağzında.AŞKIM!
Bence aşk’ı, artık 3’e ayırmak lazım.
1-Hakiki Aşk(İlahi Aşk):İnsanın özüne ulaşması sonucu meydana gelen daimi bir neşe ve huzur hali.Nesnel sebeplerden bağımsızdır.
2-Mecazi Aşk:Hakiki Aşk’tan duygu sızıntıları, cisim kıskacında.
3-Bedensel Aşk: Tende başlayıp tende biten anlık hazlardan ibaret sığ duygu halleri. Yani;şehvet.
Popüler aşklarla:mahremiyetin ve sadakatin aşkın en önemli koruyucusu olduğu unutuldu. Oysa, mahremiyet duygusu ve sadakat niyeti, iki insanın birbirine olan sevgisinin ışığı ve suyu gibidir.
Sokaklarda yağmalanan,üryan(çıplak)ve anonim biçimlere bürünen ucuz ve vefasız aşklar,asıl Aşk’ın itibarını zedeliyor.
Sahte olanla gerçek olanı birbirine karıştırıyor.
Sevmek: insanın teninden ötedir. Aşk bedenden aladır.
Sevgi ve aşk tenleri buluşturur, bedenleri kavuşturur. Ancak:sevgi ve aşkın öznesi kalptir.Nesnesi ve vesilesi cisimdir.
Aşk bedene dokunur ama orada kalmaz. Sevgi tende hissedilir.Ancak:burada yerleşmez.
İnsan kalbi, sevdiği şeyi sonsuzcasına var kabul edip öyle sever.
Sevgi sınırlı bir zamana sığmaz, dar vakitlere yakışmaz.
Kalp zeval’e (yokluk) gidenlere bağlanmaz. Batan şeylerle avunmaz. Oysa: ten,sadece şimdi’ye aittir.Sevginin ötelere uzanan kanatları yanında,tensel aşklar kısa kalır.Beden buradadır ve kalbin zamanları aşan arayışını dindiremez.
Ten, Aşk’a yetmez.
Beden sevgiyi taşıyamaz. Onun için; Aşk,hem tende yaşamalı,hem teni aşmalı.Bu çelişki: helal sevmek, helalinden sevmekle aşılır.Sonsuzluk müjdesine dayalı ebedi beraberlik niyetiyle gerçekleşen helal keyifler içinde yaşanan aşkta,aşk ve beka et ve tırnak gibidir.
Kalbin beka(sonsuzluk) tutkusu, tenin tenhasında helal adına gerçekleşir. Helal sayesinde de, tenin tenhasında aşkın sonsuz ve sınırsız arzuları tatmin olur. Bu dünyadan sonra sonsuzluğu yaşayacağımıza dair belirtileri, yani;yeniden ve ebediyen diriltilme gerçeğini geçici ve yok olucu eşya üzerinde, sonsuzluk tecellilerini okuyarak keşfederiz.Burada gördüğümüz suretler bizi sonsuzcasına seveceğimiz bir güzelliğin pırıltılarına aşina eder.Aşık eyler.
Kalbimizi, nikah gibi ebediyen sevme niyeti olmaksızın tenlerde görülen-yaşanan güzelliklerin ardına düşürüyorsak: kalbimiz yaralanacak aşkımız da sahteleşecektir.
Sevmemizi, helal dairesi içinde değil de, kaçamak cismani lezzetler, anlık bedensel hazlar üzerinde gerçekleştiriyorsak eksik ve yaralı,telaşlı,gamlı,acılı bir sevmemiz var demektir.
Kalplerini sırf tenin yüzünde gezdirenler bedenden öte geçemeyenler aşkı baştan yitirirler. Yani; İsteksiz, hevessiz ,aldırışsız, iştahsız yaşarlar.
Gerçek Aşk ; Maşukunun cefası ile azalmaz. Lütfu ile de artmaz.
Aşk;iki ayrı ve farklı kişi olabildiğimiz sürece çoğalır ve sıcak kalır.
Aşk boğulmaya yüz tuttuğunda, sadece şefkat onun elinden tutabilir.
Aşk kaybolduğunda, sadece şefkat onu arar ve şefkat aşkı çocuğu gibi sever.
Şefkat duygular arasında ayrım yapmaz.Şefkatle anne-babaların yüzünde tanışırız.
Şefkatsiz merhametsiz muhabbetsiz “AŞK” olmaz.
Hepinize “AŞK” olsun!
|