Merak ile başlayan araştırmalar, insana ilişkin bilinmeyeni ortaya çıkarmış. 15-16.Yy da gemiyle denizlere açılıp yeni yerler keşfetme merakı Astronomi’nin araştırmalarla önemli bilgilere ulaşması tesadüf değildir. Zamanla bilginler, araştırmışlar dehalarının ışığında yaratıcılarımız olmuşlar.Toplumlar gelişirken ortaya çıkan gereksinim ve talepler yaratıcılığı tetikleyerek, sorunların çözümüne ulaşan insan yaşamına konfor getirmiş.
Zeka ve yaratı birlikte hareket ederler. Neredeyse otuz beş yıldır bu birlikteliğin ilişkisi üzerine araştırmalar yapılıyor. Zaman içinde bu araştırmalarda uygulamaların doğruluğu konusunda artan kaygılarla, varsayımlar yeniden yapılandırılıyor.
Zekanın tanımı için şöyle deniyor ‘’Zeka, yeni şeyleri süratle öğrenme yeteneği; soyutlama, simge, ve ilişkileri anlama, kullanma yeteneği; yeni-karmaşık bileşimleri icat etme;düşünceyi belli bir yönde tutma; farklı verileri kontrol etme ve eleştirme yeteneğidir.’’
Yaratıcılık kavramı ise daha geniş çünkü bilim ve hem de sanat alanlarını kapsıyor. Kabul gören en geniş anlamıyla yaratıcılık ‘’İçinde az-çok amaç taşıyan, yeni-orijinal fikirler neticesinde farklılık yaratan ürünler ortaya koymaktır.’’ Sanatçının amacı, kendini anlatabilmektir. Amaç, üretimin içini doldururken, orijinal olma diğerlerinden ayırır.
Zeki isen yaratırsın. Yaratamıyorsan zeki değilsin ama bunu diyemiyoruz. Çünkü bilimsel saptama bizi ‘’Yaratan kişinin zekası belli bir sınırın üstünde olabilir ama üstün bir yaratıcının zeka düzeyinin muhakkak yüksek olması gerekmez. ‘’ Cümlesiyle uyarıyor.
Velhasıl değişen çağa ayak uydurmak merak-gözlem-icat üçlüsünün derinliğine inen bir öğrenim sistemi benimseyerek; toplumun her alanda yenilik getirici, yaratıcı bireylerden oluşumuna yol açmak gerekliliğini öngörüyor. Zeka ve yaratıcılık birlikte dans ederken; yaratıcılık ‘’Biz böyle yaparız’’ değil ‘’Biz bu seferde farklı yapalım’’ cümlesinde saklanıyor. Ailede başlayan, okulda devam eden, düşünerek, yeni yollara varma şansını yakalayabilmek gerekiyor. Ne yazık ki Türk Eğitim Sistemi bu konuda yetersiz kalmakta. Sadece özel okullarda öğrenim gören bir kısım çocuk zeka-yaratıcılık konusunda eğitim alabilmekte.
Banksy politik aktivist, vandal, anarşist ve çok zeki bir sanatçı. Kimliği bilinmiyor. Sanatını halka bedava sunuyor. Sokak sanatçısı Banksy en bilinen eserlerinden biri olan Kırmızı Balonlu Kız eserini 2006 yılında Londra’daki bir köprü duvarı üzerine yapar. Banksy bu duvar resmini kanvas üzerinde tekrarlar. Resmin çerçevesine gizlice bir parçalayıcı yerleştirip, birine hediye eder. O kişide eseri satışa sokar. İngiltere’de Sotheby's de yapılan açık arttırmada eser, 1,4 milyon dolara satıldıktan hemen sonra uzaktan kumanda ile dilimlenerek parçalanır. Asla daha önce böyle bir olay yaşanmamış, satılan bir eserin o anda oracıkta kendini imha ettiği hiç görülmemiştir. Dünya’da bir ilk ile karşı karşıya kalan müzayede sahipleri ve katılımcılar ve bizler olağanüstü, tarihi bir sanat olayına tanıklık etmiş oluyoruz.
Banksy eserini üretti .Tablonun satışını son derece akıllıca bir buluşla Dünyanın gözü önünde yeni bir sanat eserine dönüştürdü. Sokak sanatını, performans sanatına çevirdi. Sokaklarda boyadığı duvar resimleri zaten sabahına kapatılıyor yada dejenere ediliyordu. Bu kez kendi yaptığı tabloyu kısmen yok ederek yeni bir biçim ortaya koydu.
Olayın bir felsefesi var. İç içe geçmiş felsefeleri var desem daha doğru. Picasso “Yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtüdür” der. Sanat Dünyası Banksy için‘’Efsane Deha ‘’diyor.
Yeni adı ‘’Parçalanmış Aşk’’ olan eser ‘’Bir müzayede sırasında canlı olarak yaratılan ilk sanat eseri” olarak tarihe geçti.
|