Tiyatro, toplum kültürünün aynasıdır. Batı sanatıdır. Eski Yunanistan’da doğar. Oradan tüm Avrupa’ya yayılır. Antik Yunan’dan günümüzde Çağdaş Tiyatro’ya ulaşıncaya kadar uzun bir yol alır.
Tiyatro, hem ahlak, hem de dil için önemli bir okuldur. İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır. M.Ö 6. Yüzyılda Yunan toplumunda dinsel törenlerden ayrışarak, sanat türüne dönüşür. Din elbisesini terk edip, estetik ölçütlerle değerlendirilen bir "oyun" olur. İlk tiyatral oyunlar, Yunan toplumunda şarap, bereket, bitkiler tanrısı Dionysos'u kutsama şenliklerinde koronun seslendirdiği şarkılarla başlar. Bu şarkılarda, kişileri farklı kılmak için söz ve tavır değişiklikleri yapılmaya başlanır. Oyuncu ve oyun yazarı Thespis, koronun önüne bir oyuncu koyar. Oyuncu, farklı kişilikleri farklı maskelerle temsil eder. Böylece karmaşık konuların farklı anlatım biçimleriyle ele alındığı oyunlar çeşitlenerek, zenginleşir. M.Ö. 534'te Atina'daki ilk tiyatro şenliğinde, Thespis'in bir tragedyası ödül kazanır. Böylece tragedyalar Dionysos şenliklerinin bir parçası olur. Doğa güçlerini simgesel olarak canlandırma, temsil etme, doğaüstü güçlerin görünmesine aracılık etme işlevi üslenen tiyatrolar; doğaya öykünmek isteğiyle, en önemli öğesi olan kılık değiştirmeyle söze can katar. Sözü görüntüye, düşünceyi eyleme çevirir. Dünyada etkin bir sanat dalına dönüşür.
O devirlerde insanlar, törenlerde tanrıları temsil eden maskelere bürünürler. Böylelikle yaşamlarını etkileyen, korkutan, heyecanlandıran doğa olayları üzerinde denetim kurmaya çalışırlar. Yağmur yağdırma, avdan eli boş dönmeme, cesur olmak için törenler düzenler, danslar ederler.
Eski inançların hemen hepsinde özellikle görülen "ölme ve yeniden dirilme" teması, insanlara verdiği kılık değiştirme ve kişileştirme olanaklarıyla, tiyatronun çıkış noktalarından biri olmuştur. Doğa olayları, örneğin; kışın bahara dönüşmesi eski yılı temsil eden kralın yeni yılın kralın karşısında yenik düştüğü bir törensel boğuşmayla temsil edilir Tiyatro, tüm sanatlar dalı gibi insanoğlunu eğitir, geliştirir. Birey dünyasının sınırlarını genişletir. Avrupa'da Üst Paleolitik Çağdan -M.Ö. 40 ila10 bin yıl önce- kalan mağara duvar çizimlerinde el ve yüzlerine hayvan postları geçirmiş insanların ritmik hareketler yaptığı görülür. Bunlar, maske ve köstüm kullanımının dolayısıyla tiyatronun ilk örnekleri sayılır. Maske takmak, kişinin gerçek kimliğini gizleyerek, değişik kimlikleri ve genel varlık biçimlerini temsilinin en etkileyici yollarındandır.
İnsanlığın ortak malı olan Tiyatro, uluslara tarihi, zengin bir birikim sağlar. Her ulus da ona yüzyıllar boyunca kendi özelliğinden katkılarda bulunmuştur. Tiyatro alanında yüzyıllar boyu süregelen gelişmeler bu eski ve yeni yöresel katkılardan doğar.
‘’Tiyatroyu, müthiş bir kültür ocağı, öğretici, besleyici ve sevecen bir kaynak olarak nitelendiren değerli tiyatro sanatçımız sanatçımız Yıldız Kenter, Müşfik Kenter’le birlikte muhteşem oyunlara, oyunculuklarıyla imza atmışlardır.
William Shakespeare ‘’ Dünya, büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince de bu sahneyi terk eder.’’ Diyerek, kişilere yaşamanın da bir rol olduğunu hatırlatır. Duygu Asena ‘’Yaşam, sürekli değişen, benzerlikleri olabilen ama yinelenmeyen bir tiyatro sahnesidir.’’ Sözleriyle yaşamla tiyatroyu harmanlar.
Tiyatro oyunları görsel ve sözel iletişim yoluyla etkileyici birer okuldur. Yaşamın yüzümüze tuttuğu aynalardır. Tiyatro kalp perdesini açan, adamı insan eden sanattır. İnsanlara kendilerini uzaktan görme imkânı verir. Gösterir ve tanıtır. Düşündürür. Güldürür, ağlatır ama düşündürür.
Atatürk İstanbul’a her gelişinde o zamanlar ‘’Darülbedayi’’ ismiyle anılan Şehir Tiyatrosu’nda temsiller seyreder, sanatçıları övgüleriyle onurlandırır. Toplumsal sanatın en canlı örneği tiyatroda Türk kadınına tiyatro sahnelerini açan Ata’nın ileri görüşüdür.
Muhsin Ertuğrul’un ‘’Biz insanlığın gerçek kültürünün, sanat sınırından başladığına inanıyoruz. Ruh kalkınması olmadıkça adamı hayvandan ayırt edemezsiniz. Gerçek medeniyet, edebiyat ve sanattan doğar. Tarih, tiyatrosuz yükselmiş bir millet gösteremez.’’ Sözleri derin bir gerçeği yansıtır.
Dünya Tiyatrolar Günü’nü salonları doldurup, tiyatro sanatçılarını ellerimiz acıyana dek alkışlayarak kutladık. Sanatla nefes almanın hafifliğinde sanatın her dalına selam olsun.
|