Avni Lifij, 1886-1927 yılları arasında yaşamış, Türk resim tarihinde kendine özgün bir yer edinmiş, Osmanlı’da Batı tarzı resim anlayışının yaygınlaşmasında öncü bir rol üstlenmiş sanatçılarımızdan biridir.
Kendiside ressam olan eşi Harika Lifij daha sonrada yeğenleri Şazi Sirel ve Belkıs Aksoy 1914 kuşağının önde gelen sanatçılarından Hüseyin Avni Lifij’in resim ve çizim koleksiyonunu, arşiv malzemelerini özenle saklamışlar. SSM, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Milli Kütüphane koleksiyonları ve özel koleksiyonlarda bulunan, Bin’e yakın eser ve arşiv malzemesi ilk kez “Avni Lifij. Çağının Yenisi” sergisinde bir arada sergileniyor.
Lifiş’in otoportre, poşad, manzara, figürlü kompozisyon gibi farklı türdeki üretimleri, kültür politikaları, sanat eleştirisi, fotoğraf gibi alanlardaki çalışmalarının yanı sıra bize bu muhteşem arşivi saklayarak, sunan eşi Harika Lifiş’in birkaç eseri de sergide yer alıyor.
Merakını tatmin için tıp okulunun anatomi derslerine, kullandığı boyaların yapılışını öğrenmek için de eczacılık derslerine giren meraklı bir adamla kimliği var. Avni Lifij’i geride bıraktıklarıyla çağının ressamlarından ayrı bir platformda değerlendirmek gerekiyor.
Bolca fotoğraf çekmiş. Detaycı bir fotoğrafçı kimliği taşıyor. Fotoğraflarını karakalem çalışmış, oradan suluboya veya yağlıboyalarına taşımış. SSM fotoğraflarını bir kitapta toplamayı düşünüyor. O çağının yenisi çünkü aynı zamanda her alanda yazmış. Devlet erkanına düşüncelerini çekinmeden yazmış. Usta bir eleştirmen, düşünür ve yol gösterici olmuş.
41 yaşında çok erken hayata veda eden Avni Lifij’in farklı disiplinlerde çalışmaları var. Kısa ömründe eserleriyle geniş bir yelpazeye yayılmış olduğu izleniyor. Arşiv malzemeleri, kişisel eşyalar, karakalem, suluboya, yağlıboya eserler, el yazmaları, notları, kapaklarına resim yapılmış boya kutuları, gazete kupürleri, fotoğraflar; bunları incelerken ‘’Bir yirmi yıl daha yaşasaydı geride üç müze dolusu eser bırakabilirdi’’ diye düşüncesine kapılmadan edemiyorum.
Eşi, adaşım Harika Lifij, ailesi Hüseyin Avni’nin hatırasına sahip çıkmışlar. Küçücük desen ve eskizleri, sandıklarla yayınları nasıl da koruyup, kollamışlar. Sanat Dünyası için çok değerli olan bir iş yapmışlar. Türk Sanat Dünyası Lifiş ailesine minnettar olmalı.
Sabancı Holding’in sponsorluğunda düzenlenen sergiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Mimar Sinan Üniversitesi önemli katkılarda bulunmuş. Resim Heykel Müzesi de ellerindeki eserleri ödünç vermiş. Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper serginin basın toplantısında yaptığı konuşmada Avni Lifij’in yenilikçi, çok yönlü üretken yanına vurgu yaparak “Bu yönleriyle bizim de ‘Yeni Neslin Sabancısı’ olarak adlandırdığımız vizyonumuzdaki ilericilik, yenilikçilik, üretkenlik ruhuyla ortak paydada buluşuyor” diyerek SSM’nin çağdaş bakış açısını tarif ederek, doğru bir tesbitte bulunuyor.
1909'da Şehzade Abdülmecid Efendi'nin desteğiyle Paris'e gönderilen Lifij, Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda dersleri izler ve ressam Fernand Cormon'un atölyesinde çalışır. Sonra Jean Lecomte Du Noüy’le yakın dostluk kurarak O’nun atölyesine geçer. 1912'de İstanbul'a döner. İstanbul Erkek Lisesi'nde resim, Kandilli Kız Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği yapar. 1924'te Sanayi-i Nefise Mektebi (daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi) öğretmenliğine atanır ve hayatının sonuna kadar bu görevini sürdürür.
1922-1927 arası Türkiye’de yayınlanan dergilerde ve gazetelerde sürekli yazar. Lifij’in yazıları Hakimiyet-i Milliye, Tanin, İkdam, Vakit ve Vatan gazeteleri ve Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi, Türk Yurdu, Milli Mecmua’da yayınlanır. Bu yazılar, 1914 Kuşağı ressamlarının Türkiye sanat tarihindeki öncül konumunu gün yüzüne çıkaran önemli yazılardır.
Sanat tarihçilerimizin göz ardı ettiği farklı bir özelliğini; sanatçının değişik alanlara uzanarak, sanata eleştirel bakış getirdiği ve entelektüel bir duruş sergilediğini görüyoruz. Sanat tarihi alanındaki birikimini Meşrutiyet’in ilk yılından itibaren ortaya koyuyor ve Sanat üzerine yazmayı bir sorumluluk olarak görüyor.
Desenleri kadar günlüklerinden müzeye aktarılan pasajlarda son derece ilgi çekici. Bunlardan birinde Avni Lifij, ‘’Osman Hamdi Bey bana boya kutumu bir yıl boyunca kapalı tutmamı ve desen yapmayı öğrenmemi söylemişti. Fernand Cormon’da aynı şeyi öğütledi. Ben de ‘’Desenin sanatın namusu olduğunu biliyordum’’diye yazıyor.
12 Ocak 2020 tarihine kadar, en bilinen eserlerinden olan ilk otoportresi Pipolu Adam, Mareşal Fevzi Çakmak’ın Portresi, Alegori, Akgün, Karagün gibi eserlerin yanı sıra onlarca eskizi, çizim ve notlarını Sakıp Sabancı Müzesi Avni Lifij. Çağının Yenisi’’sergisinde yakından görebilirsiniz.
Özenle hazırlanmış, keyifle gezeceğiniz bu sergide gerçek bir sanatçının Avni Lifij’in yaşamına dokunabilme fırsatını yakalayabilirsiniz.
|