Kış Gündönümü, Güneş ışınlarının Oğlak Dönencesi'ne dik geldiği andır. Kuzey yarımkürede günler uzamaya, Güney yarımkürede de kısalmaya başlar.
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın belgelere dayanarak anlatımından; yerin göbeğinden gök yüzüne Gök Tanrısı Ülgen’e kadar uzanan bir ağaç bulunduğunu, 21 Aralık itibariyle birbiriyle kavga eden Gün ve Gece’nin savaşından Gün’ün kazançlı çıktığını, Ülgen’in Gün’ü kutsayarak 22 Aralıkta Gün’ün yani Güneş’in yeniden doğuşuna izin verdiğini, biliyoruz.
Bu tarih bazı ülkelerde Kuzey yarımkürede kışın, Güney yarımkürede yazın başlangıcı sayılır. Bazı ülkelerde de yazın veya kışın tam ortası kabul edilir. Kuzey Yarımküre'de Kış Gündönümü bu yıl 22 Aralık Pazar günü saat 04.19'da gerçekleşti. Güneş zaferini, ışığını daha uzun sürdüreceği Gün’lere pay etmeye başladı bile.
Muazzez İlmiye Çığ, bolluk, bereket ve güzelliklerle geldiğini umduğumuz yeni yıl geleneklerinden yılsonuna doğru gerçekleşen Çam Süsleme geleneğinin tamamıyla Türk kaynaklı bir adet olduğunun bilindiğini söyler. Türki Devletleriyle olan münasebetler sonucu bunun gibi birçok bilginin ispatlarla doğrulandığını belirtir.
Türklerde çam süsleme geleneği, tek Tanrılı dinlere girilmesinden önceki inançlarına göre yeryüzünün tam ortasında bulunan Akçam Ağacı ile ilintilidir. O zaman yaz-kış yapraklı olan bu ağaca ‘’Hayat Ağacı’’ denir. Bu imge olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde gördüğümüz ağaçtır. Türklerde Güneş çok önemlidir. Yukarıda belirttiğim gibi; inançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece gündüzle yaptığı savaşı kazanır. Uzun bir savaştır bu. Nihayet gün geceyi yener. Utku kazanır. İşte bu güneşin utkusu/ yeniden doğuşunu, Türkler büyük şenliklerle (her daim yeşil=hayat dolu) Akçam Ağacı altında kutlarlar.
Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanır. Bu bayramın adı Nar Dugan’dır. Anlamı; Nar=güneş; tugan, dugan=doğan yani Doğan Güneş’dir. İnanışa göre Güneşi yeryüzüne, insanlara geri veren Tanrı Ülgen'dir.
İnsanlar, Hayat Ağacı’nın ta tepesindeki Tanrıya ulaşsın diye dualar ederler. Dualarıyla birlikte ağacın altına, kendisine hazırladıkları armağanları koyarlar. Dallara bağlanan alacalı ipler ya da çaputlar, Tanrı Ülgen’den yeni yıl için dilenen dilekler, yeni istekler, umutları temsil eder.
Önceden evler temizlenir. O gün en güzel giysiler giyilir. Ağacın çevresinde toplanırlar. Atalarımız Akçam Ağacı etrafında “İnderbay” denilen dairesel bir oyun oynarlar. Ateş yakarlar, şarkılar (yırlar) söylerler. O gün tüm kötülükler, dargınlıklar unutulur herkes birbirine çok iyi davranır. Yaşlılara saygı büyüktür. Büyük babalar, nineler ziyaret edilir. Sofralara buyur edilerek bir arada yenir, içilir, söyleşilir. İnanırlar ki; bir araya gelerek kutlar, yedikleri yaş-kuru meyveler, özel yemekleri, şekerlemeleri yakınlarıyla yer, paylaşırlarsa ömürleri uzar, evlere, işlere uğur, bereket gelir.
İlmiye Çığ’ın verdiği bilgilere göre Akçam Orta Asya'da yetiştiğinden Araplar bu ağacı bilmezler. Ağaç süsleme geleneğinin Hunların Avrupa'ya gelişleriyle Türklerden sonra Almanlara, Fransızlara geçtiği sonrasında Hıristiyanlarda devam ettiği biliniyor.
"Doğum, güneşin yeniden doğuşu" kutlamaları olan Nardugan Bayramı öz be öz bizim bayramımızdır. İsa'nın doğumu ile yakın uzak hiçbir ilgisi yoktur. Noel Ağacı geleneğinin Türklerden Sümerlere, Anadolu üzerinden de Avrupalılara geçtiği görülmektedir.
21 Aralık en uzun gece olarak bilinen tarihtir ama aslında sık olmasa da belli periyotlarda değişmektedir. Aralık ayının farklı günlerinde de en uzun gece= Kış Gündönümü yaşanabilmektedir. 21 veya 22 Aralık Gündönümü 20 ve 23 Aralık gündönümünden daha sık görülmektedir. Son 23 Aralık Gündönümü, 1903 yılında yaşanmıştır. Bilim adamlarınca 2303'e kadar tekrar gerçekleşmeyeceği açıklanmıştır. 20 Aralık Gündönümü ise çok nadiren meydana gelmektedir. Bir sonraki 2080 yılında gerçekleşecektir.
Batı toplumlarının Pagan inanç sistemine sahip olduğu, Doğu toplumlarının ateşe ve putlara taptığı dönemde; Türk İnsanları “Yer – Su” inancına, ak sakallı bilge ve yardımsever kişi, “Tengri Ülgen”e ve kış mevsiminin atası “Ayaz Ata”ya inanmıştır. Tarihsel gelişim içinde gözlemlendiğinde
“Ayaz Ata” ve taklidi olan “Noel Baba”nın giydiği kıyafetlerin kadim Türk insanın giydiği kıyafetler olduğu görülür.
Günümüzde Batı kültüründen kopya ettiğimizi sandığımız Yılbaşı kutlamalarının kökeninde kendi kültürümüz olduğunu bilelim. Aslı olmayan söylemlerin peşinden gitmeyi bırakalım. Bilgi ve belgeler esastır, unutmayalım.
Hepimizin NARDUGAN BAYRAMI kutlu olsun. Ülkemize, kentlerimize, evlerimize bereketiyle gelsin.
|