Nazım Hikmet! Öylesine değdi ki Dünya’ya büyük üstadın ölümü üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala kelimeleri, düşünceleri güncel, beğeniliyor ve paylaşılıyor.
Türk Edebiyatı’nın mavi gözlü dev şairi, Romantik Komünist ya da Romantik Devrimci olarak hatırlanıyor. Özellikle, ruhlara dokunan aşk ve sevda sözleriyle, mutluluk ve barışa öykünmeleriyle genç-yaşlı herkesin gönlüne bir yerleşmiş pir yerleşmiş.
‘’Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.’’ Derken O’nu bir başka sevdiğimizden dem vuruyor, olmasın?
61 yıllık ömründe her yazdığı, her söylediği, sayısız dizesi ve şiiri nasıl olmuşta dillere pelesenk olmuş? İnsan gerçek ve doğruyu söyleyince ülkesinden kovuluyor ama unutulmaz oluyor demek ki!
Usta kalem Nazım’ın Türkiye'den Moskova'ya uzanan yaşam serüveni; adaletsizliğe, eşitsizliğe, haksızlıklara karşı hayatının son anına kadar büyük bir mücadelenin gerçek hikayesidir. Nazım Hikmet’in sözleri, yıllardır dünyayı dolaşmakta; barış, eşitlik, adalet ve gerçek sevdayı arayan İnsanlığın yolunu sönmeyen bir meşale gibi aydınlatmaktadır.
‘’İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.’’ Der. ''Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, neIerden vazgeçtin? NeIer dururken, sen neyi seçtin?'' Diye sorar kendi kendine... Bizi de farkındalığa sürükler.
O, toprakta karınca, suda balık kadar çok olanların şairidir. Kavga adamıdır. Savaşsız, sömürüsüz, emekten yana insanca bir dünya kavgası verir. Yarınlara daima umutla bakar. Hayatı, şiirleriyle sorgular.
Aşk adamıdır. Yaşadığı, ardında bıraktığı aşklara hasretini yansıtan dizeler, yürek dağlar. Duyguları, dört duvar arasında, taş duvarlara çarpan hırçın dalgalar şiddetindedir. Gönlünün feryadını, kelimelere, mısralara, şiirlere döker.
Çok yönlü bir sanat insanıdır. Şiir kitapları çıkarmış, oyunlar yazmıştır. Zaman zaman tutuklanmış, yasaklı olduğu zamanlarda Akşam, Son Posta ve Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır. 15 Ocak 1902’de Selanik’te başlayan yaşamı, 3 Haziran 1963’de Moskova, Rusya’da sona erer. Novodeviçi Mezarlığı’ında yatmaktadır. Yaşamının büyük bir döneminde eşi Vera Tulyakova Hikmet’e (1960–1963) hasret yaşar.
Zülfü Livaneli - Karlı Kayın Ormanı- Bulut mu Olsam?; Cem Karaca - Bence Artık Sen De Herkes Gibisin; Onur Akın- Seviyorum Seni; Edip Akbayram - Güzel Günler Göreceğiz, Gidenlerin Türküsü; Ezginin Günlüğü - Seni Düşünmek Güzel Şey; Ahmet Kaya- Aynı Daldaydık; İlhan İrem- Hoş geldin Kadınım; Hüsnü Arkan- Bor Oteli dizelerini notalarla taçlandırmışlar, sesleriyle müzikseverlere ulaştırmışlar.
Başımı yazdığım yazıdan kaldırınca, kolaj uygulamasıyla oluşturduğum, Nazım Hikmet tablomla göz göze geliyorum. Ustanın dört duvar arasında, taş duvarlara çarpan hırçın dalgalara dönüşmüş duygularını, içindeki amansız özlem fırtınasını resmetmek istemiştim. Yeterince anlatamamışım gibi hissediyorum.
Eva’ya mektuplarını hatırlamaya çalışıyorum. ‘’Sevgiliye Mektup’’lar başlığı yanıp sönmeye başlıyor, beynimin neonlarında… Bir kez daha saygıyla anıyorum, büyük usta Nazım Hikmet Ran’ı…
Bu dünyadan bir Nazım geçti.
‘’Yiğidim Aslanım!’’ Ne de iyi etti.
Anısına saygılarımla.
|