Sokak Sanatı Graffiti, hip-hop kültürünün içinde belirli bir felsefe barındıran yaşam tarzının, sokak duvarlarından hayatımıza girmiş halidir. 1960 yıllarında New York sokaklarının aykırı dili olan yazılar, karakter kazanarak gelişir. Resim’le bütünlük sağlar. Festivallerde de kendine yer bularak, sanatın bir dalı olur.
Resim ve sanat İlkçağ mağara insanının duvara yaptığı çizimlerle başlar. İşaretler, resimler ve yazıların Graffiti'nin tarihini oluşturduğunu söylemek mümkündür. Aynı tarih öncesi dönemde mağaralara çizilen desenlerdeki gibi Sokak Sanatı Graffiti’de ruh ve söylem taşır.
Ülkelerin sosyal ve kültürel açıdan farklılıkları ne olursa olsun, Graffiti sanatı özgün, ortak bir dil oluşturur. Aynı ülkenin farklı semtlerinde ki yazılar, resimler, konular, renkler değişse de, Graffiti usulca sokaklardan sanat merkezlerine sızar ve uygun koltuğa yerleşir.
Duvar yazıları Graffitiler başlangıçta sadece siyah renkle yazılırken, çeşitlenen sprey boyalarla renklenir. Söylemini, mesajını, protestosunu duyurmak isteyen New York çetelerince daha çok insanın görmesi için New York metrosuna taşınır. Merak ve ilgiyle karşılanarak, zirve yapar. Bulaşıcı bir hastalık gibi hızla şehre yayılır. Öyle bir dönem yaşanır ki sprey boya satışına yaş sınırı getirilir. 90'lı yıllarda Graffiti stil kazanır, çeşitlenir, desenle tanışır. Desen yazıdan daha etkileyici bir güce sahiptir. Desenle beslenerek simge ve logolara dönüşür.
Ressam gibi çalışanlar olduğu gibi şablon kullanan Graffiti sanatçıları da vardır. Freehand ve Neo-graffiti olarak adlandırılan bu iki şekil, sanatın içinde yer bulur ve önem kazanır. En ünlü Graffiti sanatçısı ''Şehir Gerillası'’ imzasıyla eser yaratan Banksy’dir.
Eserleri, galericisi Steve Lazarides küratörlüğünde Global Karaköy’de açılan ‘’The Art of Banksy Show’’ sergisiyle 13 Ocak 2016’da İstanbullularla buluşur. Contemporary İstanbul’da standı olan Lazarides’in İstanbul hayranlığı, Avrupa’nın en önemli sanat metropolüne taşınan sergiyle; sanatçının 2000-2007 yılları arasında ürettiği işlerin bir kısmından oluşur. Çok az sayıda insanın birebir görme şansına sahip olduğu serigrafi baskı ve tuval üzerine 100 seçki eser arasında ‘’ Kırmızı Balonlu Kız, Hizmetçi, Namlunun Ucunda ki Çocuklar’’ vardır.
Dünyanın yanlışlarını sade çizgiler ve resimleriyle son derece keskin bir biçimde ortaya koyan Banksy, dünyanın her yerinde olabilir. Gazze sokaklarında yıkıntılar üzerine de resim yapar; Fransa, Calais Göçmen Kampında da. Şehir Gerillası Banksy, kanayan yaralara resimleriyle umut vaat eder.
2001 yılında Londra Rivington Caddesi’ndeki ilk sergisinde, yolu izinsiz olarak trafiğe kapatır ve ‘’Yasadışı Sokak Sergisi’’ deneyimler. Eserlerini sokaktan galerilere taşıyınca diğer Graffiticilerin eleştirilerine hedef olur. Kendini '’Sanatı, karşı olduğum şeyleri tanıtmak amacıyla kullanıyorum, bu bir suç olamaz'’ diyerek savunur.
Kanvasa yapıp, çerçevesine bir parçalayıcı yerleştirdiği ‘’Kırmızı Balonlu Kız’’ eseri, İngiltere’de Sotheby's de yapılan açık arttırmada 1,4 milyon dolara satıldıktan hemen sonra uzaktan kumandayla dilimlenerek parçalanır. Satılan bir eserin o anda oracıkta kendini imha etmesi ilktir. Sanat Dünyası olağanüstü, tarihi bir sanat olayına tanıklık eder. Banksy ürettiği eserini, Dünyanın gözü önünde yeni bir sanat eserine dönüştürür. Sokak Sanatı’nı, Performans Sanatı’na çevirir. Sokaklarda boyadığı duvar resimlerinin sabaha karşı kapatılıp yok edilişini; kendi üslubuyla kısmen yok ederek yeni bir biçim ortaya koyar.
Sanat dünyasında ‘’Efsane’’ olan (Çünkü kendisini şimdiye kadar menajerinden başkası tanımıyor) tabloları Dünya zenginlerinin koleksiyonlarında bulunan Banksy'nin alıcıları arasında Prens Henry bile var. Banksy’nin, sergi vesilesiyle İstanbul sokaklarına birkaç hatıra bırakmasını ve bu desenlerin itinayla korunmasını çok isterdim.
Meraktayım. Bu ara hangi şehrin, hangi mahallesinin bir duvarına iz bırakmakta?
|