Koronavirüs salgını Dünya’da milyonlarca insanın hayatında köklü değişikliklere sebep olmakta… Yaşam biçimlerimiz, değişiyor, dönüşüyor.
Dünya tarihine baktığımızda salgın hastalıkların, olumsuz ve olumlu sonuçlarını görmek mümkün oluyor. Hanedanlıkların çöküşlerinden, sömürgeciliğin artışına ve hatta iklimin soğumasına kadar uzun süreli büyük etkiler en önemlileri.
Dünya tarihin akışını değiştiren çok önemli salgınla karşı karşıya kaldı.
14. Yüzyıl’da 1347-51’de Avrupa'yı vuran ‘’Kara ölüm veba’’, Asya Kıtası’nın güneyinden başlayarak 1340 yılı sonunda Avrupa’ya ulaşarak, nüfusun %3 den fazlasının ölümüne sebep oldu.
Bilim insanları yaptıkları araştırmalarla, 15. Yüzyıl’da sömürgeciler tarafından Amerika’ya götürülen Çiçek Hastalığı, Hıyarcıklı Veba, Sıtma, Kolera gibi salgınlarla; kıtada yaşayan 60 milyon insanın etkilenerek; nüfusun 5-6 milyon civarına düştüğünü ve Amerika'daki Çiçek Hastalığı ölümlerinin, dünyanın iklimini değiştirmiş olabileceğini ifade ediyorlar.
1647-52 arasında İspanyol vebası 80 bine yakın kişinin ölümüne sebep oldu.
Haiti'de 1801'de meydana gelen Sarıhumma salgını Avrupalı sömürge güçlerine karşı çıkan isyanları arttırarak, Fransızların Kuzey Amerika'dan çıkmasını sağladı. Böylece Amerika Birleşik Devletleri’nin güç kazandığı bilinen bir gerçektir. 1848 Tifüs salgını unutulmamalı.
Aksi bir durumsa Afrika’da görüldü. 1888-97 yıllarında baş gösteren Sığır vebası kıta sığırlarının % 90'ını telef edince; Batı Afrika ve Güneybatı Afrika’nın Avrupalılar tarafından sömürge haline getirilmesini kolaylaştı.
Ming Hanedanlığı 300 yıl Çin’i yönetti. Veba salgınıyla, kıtlık ve çekirgelerin yiyecek katliamı aynı döneme denk düşünce, 1644’de hanedanlığın sonu geldi.
1817’deçıkan Kolera salgını, 1831’e kadar Asya ile Avrupa’da ve 1912-13 Balkan Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nda büyük kayıplara sebep oldu. 1918-20 arasında I. Dünya Savaşı’nın son aylarında başlayan İspanyol Gribi’nin 4 yıl süren savaşın bitmesinde etkin olduğu düşünülüyor.
Salgınların çok büyük sıkıntılara sebep oldukları gibi Dünya yaşamında çok büyük değişikliklere yol açtığı da apaçık ortada… Bunun yaşanmış örneklerini yukarıda gördük. 2019 Sonbaharında Dünya’yı saran Covid-19 gün itibariyle tüm Dünya’da 5.905.751 vaka ve 365.251 kişi ölümüyle, hızını biraz olsun kesmiş olarak can almaya devam ediyor.
Günümüz Koronavirüs salgını bizleri evlerimize hapis etti. Yaşam kalitemiz düştü. Sosyaliteyi 0 noktasına indirdi. Ekonomiyi zorlayarak işsizliğin, fiyatların arttığı; maddi ve manevi yoksunluklar yaşamaya mecbur edildiğimiz bir zaman dilimi yaşamaktayız.
Bir düşünelim bakalım? Hiç mi iyi giden bir şey yok? Elbette var! Önce panikledik. Sonra, anladık ve durulduk. Bildik ki, virüsle yan yana yaşamayı öğrenmek zorundayız. Issız sokakların burukluğuyla içimize döndük. Hobilerimize sarıldık. Bolca kitap okuduk. Müzik dinledik. Yazdık, çizdik, tamir ettik. Evlerimizle ilgilendik. Derledik, topladık, temizledik. Hiç bilmeyenler hobiler edindiler. Rekreaktif yaşam davranışlarının yokluğu, interaktif yaşama hız verdi.
Aile kavramımız pekişti. Aile bireyleri birbiriyle yakınlaştı. Ölüm sokak kapısının hemen dışında pusudayken, birbirimize anlayan gözlerle bakmaya başladık. Evdeki çocuklarımızla yakınlaştık. Uzaktakilere daha bir hasret, gönül gözümüzle bakıyoruz. Bireysel ve sosyal yardımlaşma, dayanışma duygularımız kabardı. Ramazan ayının kutsallığıyla insanlar birbirini gerçek anlamda kucaklayamazken, maddi yardımlarla, sevgi diliyle kucaklamayı öğrendi.
İlişkilerde iletişim Sosyal Medya üzerine interaktif platforma taşınınca kelimeler cümleler daha bir anlam kazandı. Eğitim, iş hayatı biz ‘’Gelecek ne zaman gelecek?’’ makalelerini henüz yazmaya başlamışken, Covid-19’la birlikte tüm Dünyayı sarıverdi.
Eğiti ve iş yaşamı home-work, home ofis moduna geçti.
Apartman yaşamı gözümüzden düştü. Bahçeli evlerde yaşam kolaylaştı. Gözler şehir yaşamından kasaba, köy yaşamına kaydı. İş dünyasının göz bebeği plazalar, alışverişin odak noktası AVMler ilgi alanımızdan çıktılar. Doğa’nın önemini kavradık.
Bizler, yeşile, deniz kıyısına, temiz havaya hasret kaladuralım; doğa kendine geldi. Yenilendi. Denizler, ağaçlar sahiplerine kaldı. Gürültü azaldı.
Sağlık ve sağlıkçılarımızın önemi konusunda farkındalığımız arttı. Bilim duanın önüne geçti. Tv program yayınlarında bilim adamlarının konuşmalarına kulak kesildik. Genel anlamda temiz bir toplumduk. Koronayla temizliğin önemini bir kez daha anladık ve yaşıyoruz.
Tüketimlerimize sınırlama getirdik. Yiyecek en önemli ihtiyaç konumundaydı ama daha bir önem kazandı. Canımızın sağlığı, bir lokma yemek, yetecek kadar giysi, sevgi ve anlayışlı davranış, birlik ve beraberliğin verdiği güven, yardımlaşma artık yaşamımızın ön sıralarını kaptılar.
Ah bir de siyasilerin şu ayrıştıran dili olmasa!
Ah bir de savaşlar, çatışmalar bitse!
İnsan olmanın, yaşam hakkının, hukuk ve adaletin önemi kavransa…
|