Baba! Çok önemli bir figür. Babalar ve oğulları-babalar ve kızları; üzerine sayfalarca yazılası konulardır. Ödlib ve Elektra kompleksleri ayrıca uzun uzadıya konuşulası konulardır.
Babalar Günü’nü kutlarken öncelikle sevgili okurlarıma üç değerli yazardan kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Jehan Barbur’un OT Yayınevinden çıkan kitabı ‘’Baba Öyküler’’; Tuluhan Tekelioğlu’nun Turkuvaz Kitap’tan çıkan ‘’50’sinde Erkek’’ ; Emre Kongar’ın ‘’Nadir Kitap’’tan ’’Babam, Oğlum ve Ben’’ ve Remzi Kitapevi’nden çıkan ‘’Kızlarıma Mektuplar’’. Bu değerli eserleri okudunuzsa ne mutlu, okumadınızsa kütüphanenizde yer almaya değer bulacağınızdan eminim.
Sevgili babalar; yazımın başlığı ‘’Çok şey istedim kızım!’’ da olabilirdi. Belki de ‘’Çok şey istedim evladım ‘’olmalıydı. Bugün sayfamda sizlere okumanızı ve daima aklınızda tutmanızı dilediğim, 40 yıl önce W.Livingstone Larned tarafından yayınlanan yazıya yer vermek istedim. Başlık oradan alıntı.
‘’Baba Unutur
Dinle oğlum; Ben bu sözleri sen yatmış uyurken söylüyorum. Küçük ellerinden birini yanağına dayamışsın. Sarı buklelerin ıslak alnına yapışmış. Odana yavaşça girdim. Yanımda kimse yok. Birkaç dakika önce kitaplıkta oturmuş gazete okurken, bir pişmanlık dalgası beni boğmaya, soluğumu tıkamaya başladı. Suçluluk duydum ve başucuna geldim.
İşte düşündüğüm şeyler oğlum; sana kızmıştım. Okula gitmek istemediğin için seni azarladım çünkü yüzünü üstünkörü yıkadığını görmüştüm. Ayakkabılarını temizlemediğin için de seni suçladım. Yere bir şeyler düşürdüğünde yine kızdım. Kahvaltıda da yanlışlarını görmüştüm. Önündekileri döktün, dirseklerini masaya dayadın, ekmeğine gereğinden fazla yağ sürdün. Trene yetişmek üzere yola koyulduğumda bana el sallayıp ‘Güle güle baba!’ Dedin. Bense sana yanıt olarak ‘Omuzlarını dikleştir’ dedim.
Akşamüzeri, ayaklarını yere dayamış bilye oynadığını gördüğümde yine eleştiriye başladım. Çorabın delik diye seni önüme katıp eve götürerek, arkadaşlarının yanında aşağıladım. Çorap pahalıydı, sen almak zorunda kalsaydın daha dikkatli davranırdın! Bunlar bir babanın söylemesi gereken sözler miydi?
Anımsıyor musun? Sonra ben oturmuş okurken usulca içeri girdin. Gözlerinde incinmiş bir ifade vardı. Gazetemin üzerinden sana soran gözlerle baktığımda bir an duraksadın. ‘Ne istiyorsun?’ dedim. Hiçbir şey demeden koşup kollarını boynuma doladın ve öptün beni. Yüreğin öylesine sevgiyle dolu ki, sana aldırış etmediğim halde boynuma sımsıkı sarıldın. Ve kaçıp gittin.
Arkandan bakakaldım ve gazete ellerimden kayıverdi. Benliğimi bir korku kapladı. Alışkanlığım beni ne hale getirmişti? Kusur bulma alışkanlığı-sana verdiğim ödül buydu. Seni sevmiyor değildim yalnızca senden çok şey bekliyor olduğumu fark ettim. Kendi çocukluğumda ki değer yargılarımla yargılıyordum seni.
Oysa sen çok güzel, çok dürüst özelliklere sahiptin. Küçük yüreğin, geniş dağların ardından söken şafak kadar büyüktü. Bana doğru koşup, beni öpmen, iyi geceler dilemen bunu kanıtlıyor. Bu gece sadece bunları düşünüyorum. Karanlıkta geldim, yatağının yanındayım, diz çöktüm. Yaptıklarımdan utanıyorum.
Senden özür diliyorum. Bu sözleri sana uyanıkken söylesem, biliyorum bir şey anlamayacaksın. Ama yarın gerçek bir baba olacağım. Seninle arkadaş olacağım. Sen üzülünce üzülecek, sen gülünce güleceğim. Ağzımdan sabırsızca bir tenkit çıkar gibi olursa dilimi ısıracağım. Kendi kendime ‘O daha bir çocuk-küçük bir çocuk!’demeyi alışkanlık haline getireceğim.
Korkarım ki, seni yetişkin bir adam zannettim. Şimdi, seni örtünün altında büzülüp yatarken görünce hala bir bebek olduğunu anlıyorum. Daha dün annenin kollarındaydın. Başını onun omzuna dayamıştın. Senden çok şey istedim Oğlum.’’
‘’Baba Unutur’’ bir anda içten gelen duyguların kaleme aktarılmasıyla yazılmış. İnsani duygularla yazılan bu makale, yüzlerce dergi ve gazetede yayımlanmış. Birçok yabancı dile çevrilmiş. Okul dergilerinde basılmış. Radyolarda yayınlanmış. 40 yıl önce…
İlişkilerde o yıllardan günümüze pek bir fark yok gibi görünüyor, değil mi? Tenkit hiçbir zaman işleri yoluna koymaz. Daha da çıkmaza sokar. Dinlemek, anlamak, konuşmak, anlatmak… Olumlu bir diyalogun ilk şartı budur.
Aile içi ilişkilerde farkındalık çok önemli. Hep öğreniyoruz. İstekliysek araşyırıp doğrusunu, değilsek yüzeysel yaklaşıyoruz, iğreti oluyor, başaramıyoruz.
Sevgili babalar, baba adayları, babalık yapanlar gününüz kutlu olsun. Kimi zaman küçük şeyler büyük işler başarır. Ve baba olmak özel, güzel ve çok değerlidir. İlgi gösterin. Eleştirmeyin, takdir edin,
Veee… Çocuklarınızla keyifli zamanlar geçirin, ‘’Baba’’ olmanın tadını çıkarın.
Harika Ören
10 Haziran 2020
|