‘’Şişman güzeldir!” diyen Botero; şişman figürlerini üslubunun merkezine oturtarak şişman-obez insanların sempatik olduklarını vurgularken; konunun diğer insanların yüzünde yaratacağı gülümsemeden yola çıkarak resimlerinde şişman, keyifli figürlerini kullanıyor.
Botero “Gerçek olmayan bir gerçeği, gerçekçi bir formda tasvir ediyorum. Bir resme başladığınızda o resim bir şekilde dışınıza çıkar. Sonuçta ise siz resmin içine girersiniz” der. Çağdaş, güncel kavramsal sanata güzel bir çalım atar. Şişman figürleriyle Klasik Sanat’ın göz ardı edilen gerçekliğini ironiyle ileri taşır.
1950’li yıllarda kendini “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı” olarak tanımlayan Botero, 1932 doğumludur. Medellin’de doğar ve büyür. 12 yaşında Boğa Güreşi Okulu’na yazılır. 16 yaşında yeni taşındığı Bogota’da yerel sanatçılarla birlikte ilk sergisini açarak Sanat çevresine girer. 1952-54’de Avrupa’yı gezer. Rönesans’ın, Klasik Sanatın geç dönem sanatçılarının eserleriyle buluşur.
Dali’nin resimlerindeki gerçeküstü anlatımdan etkilenir. Picasso üslubunun hayranıdır. Yerleştiği New York’ta Gloria Zea ile evlenir. Kızı Lina 1958’de doğar.
Dolgun figürleri ile Neo-figüratif kompozisyonlar olgun döneminin karakteristiği olur. Mizah ister istemez heykel ve figürlerine yerleşir. Abartılı oranları sanatseverin gözüne mizahi şekilde yansıtmayı başarır.
1963’de “Fatimalı Meryem” eserinde kişisel simgesi haline gelecek “Şişman kadın”ı çizer. Tarzı olacağının bilincinde midir yoksa dediği gibi resim O’nun dışına çıkmış, Botero resmin içine mi girmiştir? Bilinmez ama tarzını yakalamıştır. Soyut Ekspresyonizmin etkisindeki resimde ‘’Bakire Meryem’’ gelenek dışı bir üslupla çizilmiştir.
Botero evlendikten dört sene sonra eşinden boşanır. 1973 yılında stüdyosu artık Paris’tedir. Minik oğlunu bir kazada kaybeder ve 1983 yılında Toskana’ya yerleşir.
Uslubu, biraz şatafatlı biraz alaycıdır. Kompozisyonlarında Latin günlük yaşamını, oburluk ironisi üzerinden tüketim alışkanlıkları ve siyasi hırsları resmeder. “Yatan Kadın” isimli beyaz mermer çalışması Rönesans’dan bu yana öngörülen kadın bedeni şekli ne olursa olsun; verimli kadın bedeninin gerçekte dolgun olduğu gerçeğini ölümsüz kılmaktadır.
85 yaşındaki sanatçı, eserlerinde kadın-erkek ikilisine bolca yer verir. “Naturmort ve Çift” adlı eserinde, erkeğin kadının bir omzuna atılmış eli dikkat çekicidir. “Adam ve Kadın” isimli eserinde de kadının ellerini adamın omuzlarında görürüz. Bu simgesel el dokunuşlarla Botero, kadın-erkek ilişkisindeki şefkat duygusu önemsediğinin altını, eserlerinde naif bir şekilde çizer.
Sanatçı 1995 yılında “Kuş” isimli heykelini Medellin şehrine armağan eder. Ne yazıktır ki Plazo Del Marcado’ya yerleştirilen heykelin altına konan bomba patlar ve 23 kişi hayatını kaybeder. Terör Botero’yu öylesine etkiler ki; yakın zaman eserlerinde, Medellin uyuşturucu kartelleri, Irak’ta Ebu Gurreyb Hapishanesi’nde gerçekleşen işkence görüntüleri tuvallerine konu olur. Yaşamın yadsınamaz gerçeği olan savaşın çirkin yüzünü eserlerine yansıtır.
Eğitimini İspanya'da San Fernando Güzel Sanatlar Kraliyet Akademisi'nde alan, Kolombiyalı ressam Fernando Botero Boğa güreşiyle yakın ilgisini eserlerine de taşır. Sanatçı derki "Boğa güreşini çizmeye cesaret ettim çünkü bu konuyu çok iyi biliyordum. Bir konuyla benliğiniz arasında güçlü bir ilişki yoksa, o konuyu çizemezsiniz. Kişiye bir tür ahlaki yetki verdiği için bu ilişki kesinlikle gereklidir. Benim boğa güreşiyle böyle bir ilişkim vardı. Konuyla olan bu bağım ‘kan’ımdan ve yaşamımdan ileri geliyordu." Bu söylemi, O’nun yaşamı içinde tombul insanlarla da önemli bir bağı olduğunu açıkça ortaya koyar.
Botero İstanbul’da heykelleri, yağlı boya eserleri ve eskizlerinden oluşan bir seçkiyle Haziran 2017’de Karaköy Anna Laudel Contemporary’de; küratörlüğünü Klaus Wolbert’in yaptığı muhteşem bir sergiyle Türk sanatseverleriyle bir araya gelmişti. Sanatçının eserlerini yakından izleme olanağını bulmuştuk.
Pandemi gündemiyle, yaşam seçkilerimizin gerisinde kalan sanat paylaşımlarını özlüyoruz. Dünyayı etkisine alan Covid-19’un biran önce etkisini yitirmesi, insanlarımızın sağlıklı, keyifli günlere kavuşması dileğimle, esen kalın.
|