Yurtta ve dünyada barışı ilke edinmiş bir ulusun mensupları olarak, her birimizin yüreğinin barış için heyecanla çarptığından hiç şüphemiz yok. Ancak barış çok kolay elde edilmez, bu ülkede yaşayan her vatandaşın bunu çok iyi bilmesi gerekmektedir.
Toplumsal barış, toplumsal huzur uzun yıllardır özlediğimiz, kardeşçe yaşama İsteğimiz her kesçe bilinmektedir. Toplumsal barış sağlamak için atılacak her adımda çok dikkatli davranılmalı, ayrımcılıkları körükleyecek tavırlardan uzaklaşılmalıdır.
Özellikle bizleri yönetenler çok daha dikkatli, adil ve hukukun her vatandaşa eşit uygulanması için ayrıca özen göstermelidirler. Toplumun hassasiyetleri asla gözden kaçırılmamalıdır.
Uzun yıllardır akan kardeşkanı yüzünden, gencecik evlatlarını toprağa veren Şehit aileleri, gazilerimiz ve yakınlarının kanayan yaralarına tuz basarcasın tavırlar sergilemekten, tahrik edici davranışlardan kaçınmalıyız.
Taraflar eğer; sözlerinde samimiyse, gerçekten barış içinde etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkede kardeşçe yaşamak istiyorlarsa; Birbirimize kardeşçe davranmalı, kendimize yapılmasını istemediğimiz davranışları diğer bireylere reva görmemeliyiz. Kardeşçe, hakça, özgür ve barış içinde yaşamak; ancak birbirimize saygılı davranmakla mümkündür.
Uzun yıllardır gördük ki; Kavga, silahlara sarılmak hiç kimseyi mutlu etmemiştir. Sormak istiyorum, Onca insanımız canını kaybetti, gencecik evlatlarımız kollarını, bacaklarını, gözlerini kaybettiler… Ailelerin ocaklarına ateş düştü… Doğmamış bebekler, kundaktaki, kucaktaki bebekler babasız kaldı..
Kim mutlu oldu?
Ülkemizin gelişip, bulunduğu coğrafyada gelişmesini istemeyen ve ürettikleri silahları bizim topraklarımızda deneyen silah tüccarlarından başka, bu durumdan kim karlı çıkıyor? Ülkemizde kaos ortamları oluşmuş, gelişimimiz için harcayacağımız kaynaklarımız, savunma için harcanmıştır.
Aylardır kamuoyunu meşgul eden demokratik açılım, TBMM gündeminde.
Ben farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum; Adı ne açılımı olursa olsun, siyasi liderler arasında kıyasıya süren söz düellosuna halktan hiç katılım olmaması, halkın arasında böyle bir meselenin olmadığının bir göstergesidir.
Türk, Kürt, Çerkez, Abaza, Gürcü, Laz, Arnavut… Etnik kökeni her ne olursa olsun.. Beraberce ve kardeşçe yaşamayı çoktan kabullenmişlerdir. Bu farklılıklar bizim kültürel zenginliğimizdir… Bizi ayrıştırmaya çalışmayınız!
Bizler bir ağaç gibi tek ve hür, orman gibi kardeşçe yaşamak istiyoruz!
Sağduyulu ve birbirine saygılı davranışlarla, kardeş kavgasına…
Akan kana… Annelerin gözyaşlarına dur diyelim…
Özlediğimiz barışa kavuşmamız hiç kolay olmasa da, İmkânsız değil…
|