Tedbirde kusur, kadere iftiradır. Bu cümleyi rahmetli babam çok kullanırdı.
Doktorlarımız, uzmanlarımız, konusunda yetkili bilgin kişilerimiz Covid-19’un yükselişini işaret ediyor ve ‘’Böyle giderse kışın tsunami görürüz’’ diyorlar.
Türk usulü krona tedbirleri anlaşılıyor ki yeterli gelmiyor. Kendimizi korumak adına ne kadar izole etsek de, sosyal ilişkilerden, kültür ve sanattan uzak yaşamanın boşluğunda kopuşlar yaşasak da tüm Dünya’da belirsizlik hakimiyetini sürdürüyor. Global bir değişim yaşanıyor.
Corona çıkan annesini hastaneye bırakıp, ardına bakmadan giden evlatları; evinde kullanması için doktorun verdiği iğneyi ‘’Korona aşısı’’ diye tüm aileyle paylaşan dedeyi; ‘’Maskenizi takın dendiğinde ‘’Komşum da geçirdi bana bir şey olmaz’’ diyen teyzeyi; öksürüğü için acile gelen test yaptırması gereken ‘’Ben biliyorum zaten koronayım, teste gerek yok’’ diyen ablayı ve bu gibi olayları hekim arkadaşlardan dinleyince şaşırıveriyorum.
Arabasının aynasına astığı maskeyi neredeyse bir haftadır kullanan komşumu; yere düşen maskesini eliyle silkeleyip yeniden takan apartman görevlisini; dükkanda kasanın yanındaki maskeyi müşterek kullanan market sahibi aileyi; maske takmadan dolaşmayın dediğim dükkanda ki müşterinin bana ‘’Hasta olursam ben olacağım, sana ne!’’ diye haykırışını ibretle izliyorum.
Çok değerli hekimlerimiz; Dr. Serdar Savaş, Prof.Dr.Bengi Başar, Prof.Dr.Necmettin Ünal, Prof.Dr.Özlem Kurt Azap, Prof. Dr. Alpay Azap, Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Prof. Dr. Derya Ulugöz, Prof. Dr. Ahmet Saltık, Prof.Dr.Esin Davutoğu Şenol, Prof. Dr. Bengi Başer hocalarımız, son derece açık, net ve anlaşılır biçimde Covid-19’uzdan korunma yollarını anlatıyorlar. Kanal kanal geziyor, bilimin doğrularını ayrıca instagram ve youtube üzerinden yaptıkları programlarla da paylaşıyorlar.
Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, salgının 2 yıldan kısa sürmesini umduklarını söylüyor. Herkesin maskesiz, toplu taşımada ağız ağza yolculuk yaptığını, kamu dairelerinde ve otellerde çalışanların virüs kaptıklarını isteyerek veya mecburen saklayarak işe devam ettiklerini düşünürsek biz bu beladan iki senede dahi kurtulamayız. Vefat sayıları artışta, gerçekler saklanıyor.
Hastane yatakları tamamen dolu, hastalar evde tecrit ediliyor. Ancak nefes darlığı çekenler hastaneye alınıyor. Doktorlar, eczacılar, hemşireler, hasta takip ederken virüse tutulup ölüyorken; binlerce kişiyle namaz kılınıyor, yüzlerce kişilik düğünler tertipleniyor, kutlamalar yapılıyor.
Vaka artış oranı günde %20 ye ulaştı. Ölüm ve vaka sayılarının net olarak açıklanmadığı da net bir şekilde görülüyor. Ekonomik ve sosyal faaliyetlerin önünün açılması, Rusya’dan gelen turiste yol verilmesinin tek tesellisi; can kayıplarına karşı dolar getirisi mi olacak? Türkiye açık hava hastanesine döndü.
Sağlıkçılar feryat ediyorlar. Ölümü önlemek isterken ölüyorlar. Yoğun bir tempoyla, sıcaktan bunaltan tulumlarının içinde, maske-gözlük-siperlik takıp, özveriyle, izin yapmadan çalışıyorlar. Yanı sıra hastalara psikolojik destek sağlıyorlar. Moralleri bozuk, ailelerini göremiyorlar. Anne-babalarına emanet ettikleri çocuklarıyla apartman aralığında, bahçeden-balkona uzaktan görüşüyorlar. Ve ölüyorlar. Çok değerli hekimlerimizi ebediyete uğurladık.
Türk Tabipler Birliği feryat ediyor. ‘’Hasta sayısı ve can kaybını önereceğimiz önlemlerle azaltırız’’ diyorlar. Sağlık Bakanlığı, pandeminin başından beri Türk Tabipler Birliği’ni sürecin dışında tutuyor. Neden?
Ve neden, Covid-19 mücadelesinde ağır koşullarda görev yapan sağlık çalışanlarının özlük hakları iyileştirilmiyor? Yaşamını yitiren sağlıkçıların ailelerine, çocuklarına yaşam desteği güvencesi verilmiyor?
Takkeyi önümüze koyalım ve kabul edelim. Yanlış kararlarla salgının kontrolünü kaybettik. Salgın tümüyle kontrolden çıktı ve hız kazandı.
Okulların açılması da tüm uyarılara rağmen verilen çok yanlış bir karardır.
Aşıya güvenmeyin. Virüse karşılık bağışıklık yayıldığı için etkili olmayacağı bilim insanları tarafından anlatılıyor. Sakın gençliğinize güvenmeyin. Uzmanlar uyarıyor.
Siz bu yazıyı okurken de insanlar ölüyor.
Müzik masum. Doğa masum. Milli törenler masum. 65 yaş üstü masum.
Vebali rant uğruna yanlış kararları alanların ve karşı çıkmayanların boynuna… Tedbirde kusur, kadere iftiradır
|