Gelecek nesillere nasıl bir Dünya bırakmayı hedeflemekteyiz? Ciddi anlamda bu önemli soruya cevap aramalıyız. Çevresel ekonomik –sosyal iyileştirme hedeflerini içeren projeleri geliştirmenin yollarını bulmak, belirlemek zorundayız. Yeni normal yaşamda, şirketlerin, iş süreçlerini ve gelecekle ilgili planlarını doğayla eşgüdümlü, herkes için aynı amaca hizmet edecek biçimde tasarlamaları gerekiyor.
Pandemi Dünya’da her alanda dengeleri bozmaya devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri üzerine analizler yapan, Johns Hopkins Üniversitesi Ekonomi profesörü Steve Hanke; Türkiye’de enflasyonun %37.87 lerde bulunduğunu söylüyor. Oysaki Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı enflasyon oranı bu rakamın 3/1 i bile değil.
Alışverişe çıktığımızda bizler de enflasyon miktarını, aşağı yukarı takip edebiliyoruz. Kilosunu 5 tl’ye aldığımız hububatın kilosu 15 tl olmuşsa, ekonomi profesörü olmadan da kabaca bu hesabı yapabiliyoruz. Dolar kuru karşısında Türk Lirası’nın alım gücüne gelince; 11 yaşındaki torunum bile Türk Lirası’nın nasıl değer kaybettiğinin farkında zira ısmarladığımız Legolar Dolar’a endeksli fiyatlanıyor.
Covid-19 a yakalanma korkusunun yanı sıra alım gücünün zayıflaması, sosyal ve ekonomik değişimlerin sonucunda işsiz kalma ve aç kalma korkusuyla da yüzleşiyoruz. Pandemi sürecinde öncelikleri değişen tüketiciler-bizler çevre konusunda duyarlılığımızı mecburen arttırdık . Dünyanın insanoğlundan intikam alıyor olma düşüncesiyle kaygılanıyoruz.
Covid-19’a karşı bir Dünya Savaşı yaşanıyor. Aç kalma endişesi yükseliyor. Ülke olarak kendimize yeter duruma gelmeye çalışmanın yollarını bulmak durumundayız. Kıtlık baş göstermeden yerel üretici, yerel üretim, yerel ürünlerin, kooperatiflerin ve sürdürülebilir tarımın desteklenmesi şart oldu.
Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi, yerli tohumların ve Türk Mutfak Kültürü’nün korunması projeleriyle, sürdürülebilir tarımın paralel seyir etmesini imkan kılmaya çalıştıklarını anlatıyor.
Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi’nin ne olduğu konusuna bir açıklık getirmek isterim. Ayvalık zeytinyağı, Burhaniye zeytinyağı, Balıkesir kuzu eti ve hoşmerim tatlısı, Kapıdağ morsoğanı, Susurluk ayranı ve tostu, Gönen iğneoyası, Yağcıbedir elhalısı ile Pekmezi, Bursa bıçağı, Milas Sitare ve Osman Menteşe Çiftliği zeytinyağları gibi yöresel ürünler tescil edilmekte ve yerel ürünlerin yetiştiği coğrafi bölge isimleriyle tanınması sağlanarak, sürdürebilir tarım destekleniyor.
Mesleki ve teknik okullarda yiyecek, içecek hizmetleri ve gıda teknolojileri konularında ders alan öğrencilerin müfredatlarına ‘’Coğrafi İşaret ‘’dahil edilerek; sürdürülebilir tarımın önünü açık tutmak için genç nesillerin yerel ürünlere dikkatini çekmek, kullanımını yaygınlaştırmak amaçlanıyor.
Geçici çözümlerden ziyade sisteme dayalı çözümlere ihtiyaç olduğu kesin. Doğa ile uyum içinde olunursa iklim krizleriyle de mücadele etmenin mümkün olduğunu söyleyen uzmanlar ekonomik modellemeyle geleceğin şekillendirilerek başarıyı yakalamanın imkan dahilinde olduğunu belirtmekteler.
PepsiCo Genel Müdürü Ece Aksel, birçok projeyle konunun üzerine eğildiklerini, hayata geçirdikleri projelerle, gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakma hedefleri olduğunu söyleyerek içimizi ferahlatıyor. Organik atıklardan elektrik üretimiyle ‘’Yenilenebilir Enerji’’ hedeflerine doğru ilerlediklerini, yiyecek fabrikalarındaki organik artıkları zenginleştirerek ürettikleri Naturalis isimli kendi organominarel gübremizi ihraç ederken, çiftçilerimizle de paylaştığımızın altını çiziyor.
PepsiCo güçlü tarım organizasyonlarıyla Tarımsal sürdürebilirlik teknolojilerine yatırım yapıyor. Toprağa karışan kimyasal oranını %40 azaltarak Argo Akademi katılımcı Ziraat Mühendisleri’yle ülkemizin dört bir yanındaki çifçilerimize ulaşmaya çalışıyorlar.
Tarımın ülke kalkınmasındaki yeri çok önemli. Hele ki Dünya’nın içine düştüğü sağlık savaşının getirdiği işsizlik, ekonomide küçülme, ekmeğe ulaşma gayreti tarım faaliyetlerini daha da önemli hale getiriyor.
15 Ekim Kadın Çiftçiler Günü olarak kutlandı. Ailesinin bakım yükünü taşırken tarlada çalışan, eken, diken, toplayan, ayıklayan; kooperatifler kurarak ekonomimize katkıda bulunan tüm emekçi kadın çiftçilerimizin gününü gönülden kutluyorum.
Mustafa Kemal Atatürk ‘’ Köylü- çiftçi ülkenin efendisidir ‘’ der ya; yıllar önce o günkü şartlarda söylenmiş bir cümlenin günümüzde de geçerliliğini koruyor olması, ulu önderimizin ne kadar ileri görüşlü olduğunu bir kere daha ortaya koymuyor mu?
|