Harf Devrimi, yapılan devrimler arasında en köklü ve oturtulması en zor olanıdır.
Yeni Türkiye'de 1 Kasım 1928’de 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabulü ve yeni alfabenin yerleşme süreci uzun zaman almıştır.
Özel bir kitaplığı olan Atatürk Dünya’yı bilmek isteyen, Filoloji’ye merakı olan bir liderdir. Tarih, Dilbilimi, Sosyoloji, Psikoloji, Felsefe, ekonomi ve geçmiş uygarlıklarla ilgili 4000’e yakın kitap okumuştur. Özel kütüphanesinde yer alan eserleri okurken, ilgisini çeken cümlelerin altını çizer ya da işaretler. Kısa notlar alır. Bu kitaplardan 3123 adedi Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde sergilenmektedir.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk yeni harfler ve alfabe konusuyla 1905 - 1907 yılları arasında Suriye'deyken ilgilenmeye ve araştırmaya başlar. Atatürk'ün Halide Edip Adıvar’la bir araya geldiklerinde - 1922 -alfabe değişikliği konusunda fikir alışverişinde bulunduğunu, çalışmalarından bahsettiğini Adıvar’ın notlarından biliyoruz.
92 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün önerdiği ve öncülüğünü yaptığı Harf Devrimi diğer devrimlerimiz gibi, çok önemli ama daha değerlidir. Doğru konuşma, kendini doğru anlatabilme, kolay ve çabuk öğrenme o yıllarda Yeni Türkiye’nin çağdaş medeniyetler seviyesine çabuk ulaşabilmesi için şarttır.
Osmanlıca Arap abecesi ile yazılan sözcüklerin ve kuralların baskın olduğu dilin, halk açısından bakıldığında dinsel anlamlar taşıdığı açıktır. Halk okuryazar değildir. Eski yazıyla yazılmış her kitaba inanç penceresinden bakmaktadır. Kutsal kitap yazısıyla yazılmış her yazılanı kutsal sanır. Sadece din alimlerinin okuma yazma bilmesi gerekliliğine inanır. Ezbere dayalı bir sistem gelişmiştir. Okuryazar olmayan halk, kendi mektubunu, dilekçesini yazamaz, yazdırır. Halk bilmez, anlatılana inanmak zorunda kalır.
Yönünü çağdaş uygarlığa çeviren Yeni Cumhuriyetin amaçladığı yaşama biçimi için yeni bir yazı ve dile ihtiyaç açıktır. Cumhuriyet öncesi Osmanlı aydınlarınca da yazı ve dil dönem dönem tartışılmaktadır. İttihat ve Terakki Cemiyeti aydınları Türk kimliğini İslamiyet'ten ayırmaya çalışarak İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde Arap Alfabesi’nin İslam Kültürü’yle harmanlanmış yazı şekli olduğunu; özgün Türk kimliğinin ortaya çıkması için Türkçe Alfabe kullanılması gerekliliğini söylemişler. Arap Alfabesi'ndeki harflerin Türkçeyi net ifade etmediğini, dilde zorluk yarattığını, İstanbul ve Anadolu'da sayısız Rum ve Ermeni harfleriyle basılan gazeteler olduğunu, bu etkenlerin dil ve yazı konusunda kaos ortamı yarattığı çok kez dile getirmişlerdir.
Azerbaycan 1922’de Latin Alfabesi'ne geçince, Türkiye'nin dikkatini çeker. Sovyetler Birliği'ne üye Türk Devletleri’ de Latin harflerini kullanmaktadırlar. Genç Cumhuriyet’te ortak bir alfabeyi kullanmak için Latin Alfabesi'ne geçme kararı almayı uygun görecektir.
Harf Devrimi'nin temellerini hazırlayan birçok etkeni görünce; söylendiği gibi bir gecede cahilleşmeyip, bir gecede aydınlanmışız. Değerbilmez, bilgisiz alimlerimize o zamanlar okuma yazma oranının ne kadar düşük olduğunu, okunacak kitabın zor bulunabildiğini anlatmanın anlamsızlığı ortadadır.
Mustafa Kemal yazının değiştirilmesine ilişkin düşüncesini çevresiyle tartışarak geliştirir. "Alfabe Komisyonu" oluşturulur. "Dil Encümeni" ile birlikte; Ragıp Hulusi Özden, İbrahim Grantay, Ahmet Cevat Emre, Emin Erişirgil, İhsan Sungu, Avni Başman, Falih Rıfkı Atay, Ruşen Eşref Ünaydın, Yakup Kadri Karaosmanloğlu'ndan oluşan kurul çalışmalarını kısa zamanda tamamlar.
Dilci İbrahim Necmi Dilmen'den yeni ‘’abece’’yi öğrenen Mustafa Kemal, 4-5 Ağustos 1928 gecesi Başbakan İsmet İnönü'ye yeni harflerle bir mektup yazar. Falih Rıfkı Atay 9-10 Ağustos akşamı Sarayburnu'nda, Atatürk'ün yeni harflerle yazdığı açıklamayı yüksek sesle okur;
"Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan bu yana kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmayı
bunu anlamak zorundasınız. Anladığımızın belirtilerine yakın gelecekte bütün dünya tanık olacaktır. Buna kesinlikle inanıyorum."
İhap Hulusi Görey’e ‘’OKUMA KİTABI’’ ve ‘’ALFABE’’ eskizleri çizdirilir. Tüm resmi evraklar, matbaa harfleri, telgraf işaretleri, daktilo klavyeleri, zaman cetvelleri, her türlü okul araç ve gereçleri, gramerler, sözlükler, kitaplar, damgalar, mühürler, tabelalar, reklamlar, ilanlar, tren-tramvay tarifeleri, durak-istasyon isimleri, biletler ve yazılı her şey değişir ve yeniden basıma başlanır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Eğitim Ordusu-öğretmenler ülkenin dört bir yanına, Türk insanına yeni ALFABE’yi öğretmek için dağılırlar.
Harf Devrimi’nin 92. Yılı Kutlu olsun.
|