Eşine ve memleketine aşık bir adam, Bülent Ecevit. Hatalarıyla ve yanlışlarıyla barışık, özgüveni yüksek, başkalarından üstün olma derdi olmayan, işini en iyi şekilde yapmaya çalışan, kendisi gibi olan, şeffaf, bilgisiyle konuşan; alçakgönüllü olduğu kadar naif bir ruha sahip özel bir kişilikti.
Bülent Ecevit, ressam anneyle milletvekili babanın özenle yetiştirilmiş, olanaklarını en iyi şekilde kullanarak kendini yetiştirmiş oğluydu.
Robert Koleji’nden mezun oldu.(1944) Londra’ya giderek, Harvard Üniversitesi’nde incelemelerde bulundu. Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı, Londra Üniversitesi’nde Sanskrit, Bengalce, Sanat Tarihi bölümlerine devam eden gazeteci, yazar, şair, Türkiye aşığı Bülent Ecevit; Basın-Yayın Genel Müdürlüğü’nde İngilizce çevirmen olarak işe başladı. 1946-1950 yılları arasında Londra’da Türk Basın Ateşeliği’nde; 1950’li yıllarda Ulus, Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. 1955 yılında ise ABD’de Winston Salem gazetesinde konuk gazeteci olarak çalıştı.
Öğrencilik yıllarında Robert Kolejde Rahşan Aral’la tanıştı. Çok gençtiler ama onlar birbirlerinin ilk aşkı ve ruh ikizi oldular. Mezuniyet sonrası evlenmek istedilerse de baba Namık Zeki Aral, kızının evlilik için küçük olduğunu ileri sürerek onay vermedi.
Aşk’a engel olur mu? Olmadı tabi. Yasak arzu doğurur misali aşklarını büyüterek, 1946’da Çocuk Esirgeme Kurumu'nun bahçesinde sade bir törenle dünya evine girdiler. 23 yaşındaki Rahşan Ecevit ve 21 yaşındaki Bülent Ecevit’in yaşamları boyunca bu sadelik devam etti.
Yüksek öğrenimine devam edemeyen ya da etmeyen Ecevit 1946-1950 yıllarında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliği'nde katip olarak çalıştı. Evlerine giren 80 Sterlin maaşla refah yaşayamazken, sanat etkinlikleri, sergilenen oyunlardan geri kalmıyor. Bütçelerinin sarsılmasını ruhlarını sanatla doyurmaya tercih ediyorlardı.
Türkiye'ye döndüklerinde Ecevit artık memleket sevdalısı bir siyasetçiydi. 12 Eylül döneminde Ecevitler Ulucanlar Cezaevi’nde geçen zorlu zamanları birlikte karşıladılar. Rahşan Ecevit, Yılbaşını kapsayan o dönemde kız ve erkek resimleriyle bezeli iki tane mum aldığını, kız resimli mumu eşine, erkek resimli olanıysa kendine saklayarak "Yılbaşını birlikte geçirmişçesine mumları aynı saat 24.00’e beş kala yakalım" diyerek eşine götürdüğünü anlatır. Bülent Ecevit’in ceza süresi dolunca evlerinde o mumları birlikte yakarlar ve o mumların ışığını söndürmemeye söz verirler. Biri öldüğünde hayatta kalan diğeri ölene kadar mumları yakmaya devam edecektir.
Rahşan Ecevit 60 yıl aynı yaşamı paylaştığı ruh eşinin 2006 yılında sönen nefesinin ardından mumları yakmaya devam eder. Bir röportajında “İnsan her gün birlikte yaşadığı, konuştuğu kişiyi rüyasında görür mü? Ben her akşam yatağa O’nun yanına uzanıyorum. Biz hiç ayrılmadık’’ ki.” Der.
Charles Eguone, ‘’Hayat Ne Değildir; Nedir?’’ isimli dizelerinde ne de güzel anlatır.
….Hayat; Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk ve şefkattir…..
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi; zamanını başkalarının hayatını
olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat budur, seçimlerden ibarettir.
Bülent Ecevit’in ülke ve eş sevgisini yüreğinde birlikte barındırmış, sonsuz sevgiyle bağlı olduğu ruh eşine muhteşem dizeler yazmıştır.
"Yanımdaki sensin, yalnızlığım sen…
Kendimden bile uzakta, elim elindeyken…”
O bir edebi bir kalemşor aynı zamanda 57. MHP-ANAP Hükümeti Başbakanı memleket sevdalısı bir siyasetçiydi. Kıbrıs Fatihiydi. Öcalan’ı yakalayan ‘’ Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, Kıbrıs topraklarına, Ege’nin deniz yataklarına yazmışız. Batı Anadolu’nun Haşhaş tarlalarına yazmışız’’ diyen adamdı. 6 Eylül 1987'de siyasi yasakların kalkması yönünde yapılan halkoylaması sonucunda eski siyasetçilerin önündeki siyaset yasağı kalkınca Bülent Ecevit eşinin kurduğu DSP'nin başına geçtiyse de liderliğinde girilen 29 Kasım 1987 seçimlerinde parti barajı aşamayınca Ecevitler siyasetten çekilme kararını aldılar.
Türkiye aşığı, köylüsünü baş tacı eden, ülkesine değerli hizmetlerde bulunan çok yönlü bir siyaset adamıydı. Nur içinde yatsın.
Beyaz Güvercin uçurmak en çok Bülent Ecevit’e yakıştı.
Harika Ören
6 Kasım 2020
|