İnsanlar arasındaki geçimsizliklerin, toplumlar ve uluslar arasındaki kavgaların, savaşların nedenleri araştırıldığında; güçlü canlının, güçsüz olanı yok etme-sömürme eğiliminde olduğu görülür. Yüzyıllarca savaşlarla acı ve utanç verici zor zamanlar geçiren insanlık bu vahşete ‘’DUR’’ demek ister. 2. Dünya Savaşı sonunda ‘’Birleşmiş Milletler Örgütü’’bu amaçla kurulur.
1688 yılında, İngiliz parlamentosu tarafından yayınlanan ''İngiliz Yurttaşlık Hakları" bildirisi, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin ilk örneği; Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında 1776 ve Fransız Devrimi sırasında 1789’da yayınlanır. Kuralları evrenseldir. En önemli hükümleri özetle şunlardır;
1) İnsanlar hakları bakımından özgür ve eşit doğarlar ve öyle yaşarlar.
2) Her siyasal topluluğun amacı insan haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, mülkiyet güvenlik ve baskıya karşı direnmektir.
3) Özgürlük, başkalarına zarar vermeden her şeyi yapabilmektir.
4) Egemenlik ulusundur. Hiçbir kişi ve kuruluş ulusça verilmeyen bir egemenliği kullanamaz.
5) Özgürlüklerin sınırı ancak yasayla belirlenir.
1945 yılı 24 Ekim’de kurulan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun amacı öncelikle dünyada barışı ve güvenliği sağlayarak; birbirlerinin haklarına saygı gösteren bireylerden oluşan ulusların, diğer ulusların haklarına saygılı olacağı görüşünü benimser. 10 Aralık 1948’de bildirgenin kapsamı genişletilerek ‘’ İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’’ olarak kabul ve ilan edilir. Tüm Dünyada 3-10 Aralık ‘’İNSAN HAKLARI HAFTASI’’ olarak kutlanır. Türkiye 6 Nisan 1949'da beyannameyi kabul eder.
30 madde olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk 10 maddesi şöyledir;
M 1- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
M 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.
Madde 3- Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
M 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti yasaktır.
M 5- Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tutulamaz.
M6- Herkes her nerede olursa olsun hukuk kişiliğinin tanınması hakkını haizdir.
M7- Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir. Herkesin işbu Beyannameye aykırı her türlü ayırt edici muameleye karşı ve böyle bir ayırt edici muamele için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.
M 9 -Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulanamaz veya sürülemez.
M10- Herkes, haklarının, vecibelerinin veya kendisine karşı cezai mahiyette herhangi bir isnadın tespitinde, tam bir eşitlikle, davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adil bir şekilde ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.
Varın bakın, ülkemde kabul görmüş bu beyanname ne kadar uygulanıyor?
Kadınlara tanınan seçme ve seçilme hakkı 1930’larda, Türkiye’de kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi için gerekli yasaların çıkarılmasıyla toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden biridir. Ulu Önder Atatürk, ileri görüşüyle kadın gücüne keşfeder. Dünya devletlerinden çok önce kadını sosyal yaşama yerleştirme yolunu açar.
1930’dan itibaren çıkarılan bir dizi yasayla, Belediye seçimlerine katılma, köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların Milletvekili Seçme ve Seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te yani 86 yıl önce bugün Anayasa ve Seçim Kanunu yasa değişikliğiyle gerçekleşir.
İnsan Hakları, Kadın Hakları, Hayvan hakları konusunda sert yaptırımlara gerek var. Ülkemde 2017’de ortalama her ay 34 kadın öldürüldü. 2018 yılında öldürülen kadın sayısı 391; 2019’da tespit
edilen 474 kadın cinayeti var. Sadece Kasım 2020’de 39 kadın öldürüldü. İçim acıyor. Kaç aile dağıldı, kaç çocuk anasız kaldı? Kadın cinayetleri, TERÖR SUÇU sayılmalıdır.
Savaşan erkekler, döven öldüren erkekler, hayvan kesen, beceren erkekler! Yaa erkekler siz canavar mısınız? Siz nesiniz? Rab aşkına bir dönünde kendinize bakın! (Sözüm meclisten dışarı)
İnsan Hakları Beyannamesi şartlarına uyarak yaşamak için İstanbul Sözleşmesi’nin eksiksiz uygulamaya koyulması; Hayvan Hakları Yasası’nın acilen çıkarılmasını bekliyoruz.
Harika Ören
4 Aralık 2020 İzmit
|