Bu özel günde ve devamında kutlamanın yanı sıra önemli olan kadınları dinlemek ve anlamak büyük önem taşıyor. Bu gün Dünya Kadınları’nın en büyük sorunu ÖLDÜRÜLMEK!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bir kez daha AVRUPA KONSEYİ İstanbul Sözleşmesi’ne mutlaka uyulması gereğini hatırlatmak istiyorum. Kadın cinayetlerinin TERÖR EYLEMİ kapsamında değerlendirilmesini arzuluyorum. Bu eylemler karşısında kolluk ve yargı makamlarının farkındalık ve duyarlılıkla top yekun, konuya ‘’İNSAN’’ olarak bakılmasını öngörüyorum.
Adalet Bakanlığı çalışıyor. “Aile içi ve kadına Şiddet” ile mücadele için yeni uygulamalar belirledi. Aile içi ve kadına şiddet ile daha etkin mücadele edilmesi için vakaların, belirlenen Cumhuriyet Savcılarının takip etmesi uygun görüldü. Yayımlanan “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanması” konulu genelgede ayrıntılara ulaşmak mümkün.
Son yıllarda yapılan araştırmalarda görülüyor ki, kadınlar; ekonomik özgürlükleriyle orantılı olarak, ikinci sınıf insan olma ayrımına karşı çıkmaktalar. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, ADNKS’nin “Hane halkı işgücü araştırması” 25 yaş ve üstü üniversite mezunu kadınların oranını 2008’de %7.6; 2018’de %17.5 olarak belirliyor. Görülüyor ki, 2018 yılında hane içinde kadınların eğitim seviyeleri %14.3 oranında eşlerinden daha yüksek seviyeye ulaşmış.
Kadınlar artık ekonomik özgürlüğün, bireysel özgürlük olduğunun farkındalar. Bağımlı olmak istemiyorlar. Eğitim alıyor, çalışıyor, ekmek paralarını çıkarıyorlar. Kadınlar ayakları üzerinde durmayı öğrenerek, düzene başkaldırıyor. Eski köyün adetleri sarsılıyor. Ataerkil sistem etkisini yitiriyor. Eğitim almış kadın, baskı ve şiddete boyun eğmiyor. Uğradığı şiddeti, haksızlığı, baskıyı saklamıyor. Hesabını sorma yoluna gidiyor. Evliyse, boşanıyor. Nişanlıysa ayrılıyor.
Kadına tapulu malı gibi davranan (evli veya değil) özgüvensiz erkek; kadının isteklerinde ısrarlı olmasını eşit ve insanca yaklaşım istemesini, onuruna yediremiyor. Hakaret sayıyor. Karşılığında şiddet uygularsa, mobing yaparsa kadını susturacağını, caydıracağını sanıyor. Ve kadına şiddet öldürmeye kadar gidiyor. Hırs ve ego yaşamları cehenneme çeviriyor. Kadını yola getirmek isteyen erkek ortak çocuklarını da kullanıyor. İşkence ediyor.
İşte, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi tam da burada kadınlar için çok büyük önem taşıyor. Öteki-beriki diye ayrıma tutulmuş kadınlar bu konuda birleşiyorlar ve sözleşmeye sahip çıkıyorlar.
Kadın cinayetlerinin terör eylemi statüsüne alınması şarttır. Gelin Terör Suçları Kanunu’na bir bakalım, neler terör kapsamına giriyormuş?
Madde 1– (Değişik birinci fıkra: 15/7/2003-4928/20 md.) Terör; CEBİR ve ŞİDDET kullanarak; BASKI, KORKUTMA, YILDIRMA, SİNDİRME veya TEHDİT yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, HUKUKİ, SOSYAL, LAİK, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, TEMEL HAK ve HÜRRİYETLERİ YOK ETMEK, Devletin iç ve dış güvenliğini, Kamu düzenini veya GENEL SAĞLIĞI BOZMAK amacıyla bir örgüte mensup KİŞİ veya KİŞİLER tarafından girişilecek her türlü SUÇ teşkil eden eylemlerdir.
Şimdi; Devletin en küçük topluluğu AİLE’dir. O zaman;
“Aile oluşumu içinde cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen hukuki, sosyal, laik düzeni değiştirmek; devletin en küçük topluluğu AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK, bireylerin kanunlarla korunan temel hak ve hürriyetleri yok etmek; AİLE sağlığını dolayısıyla genel sağlığı bozmak amacıyla ebeveynler tarafından birbirlerine ve çocuklara girişilecek eylemler SUÇ TEŞKİL EDEN EYLEMLERDİR.”
Bu farkındalıkla acil olarak kanunlarımızda düzenleme yapılmalı ve Kadın (Erkek-Çocuk)cinayetleri terör eylemi statüsüne alınmalıdır. Hatta bunun içine “Kadınlara karşı kullanılan medeni olmayan, avam DİL” de alınmalıdır.
Kadınlar, anaç, şevkat ve sevgi dolu yürekleriyle öğreniyor ve savaşıyorlar. Erkeklerden daha güçlü oldukları kesin. Her gün ölümle yüz yüze olmak bile onları yollarından alıkoyamayacak. İş hayatında daha fazla kadın istihdamı gerçekleşiyor. Çoğalarak geliyorlar. Biliyorlar, çağdaş yaşam, eğitimli-çalışan KADINLARLA gelecek…
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun.
|