Anadolu insanı ilk kez Kültepe’de yazıyla tanışıyor. Anadolu’da tarih 4000 yıl önce Kültepe’de yazılmaya başlıyor. Asurlu tacirler sayesinde Anadolu insanı yazıyla tanışıyor. KültepeYazılı Tabletleri Arkeleojik bulgularla, Tarihciler tarafından ‘’Anadolu’da Tarihe Girişin Başlangıcı olarak yorumlanıyor.
Kültepe Tabletleri 4000 yıl öncesinde orada yaşayan 75 ailenin künyesini tutuyor. İnsanların Dil bilme yetisinin ürünü olan yazı öncelikle taş, çanak-çömlek, metaller üzerine kazınır. Piktograf ;resim dizisi sadeleşip yazı formuna karışır-Fonografi; birden fazla resim ve işaretle hece formu-Çivi Yazısı-Dik olarak kullanılan imgeler yan yana dizilmeye başlarlar-Hiyeroglif; resim yazısıdır; Hiyeratik; Hiyeroglif sadeleşir ve Demotik olur.
Fenike Yazısı; 22 sessiz harften oluşur. İlk satır sağdan sola, ikinci satır soldan sağa yazılır. Sesli harflerin bu yazıya eklenerek, ilk harfin Alfa ve ikinci harfin Beta olduğu ilk alfabe Yunan Yazısıyla oluşur. Latin ve Roma alfabeleri Yunan alfabesinin gelişmiş halidir.
Yazı tarih yolculuğuna bitişik sessiz harflerden oluşan sağdan sola yazılan Arap yazısı ve Hint yazısı devam eder. Mürekkep bulununca Palmiye ağaç yapraklarının kullanımıyla bitkisel yüzeyler, Papirus, keten bezi üzerinde yazmalar başlar. Fildişi, kemik, hayvan derisi işin içine girer. İpek levhalar, ip, paçavra derken Çinliler kağıt üretmeyi başarırlar.
Eski Türk Yazı tarihi 6-9. Yüzyıl arası Göktürk ; sağdan sola dört ünlü 34 sessiz harften oluşur ve Uygur Alfabesi; sağdan sola 14 harften oluşur; İslamiyet öncesi Türk Yazısı’nın iki ana alfabesidir. İslamiyet sonrası 9-11. Yüzyıl arası kullanılan Arap Alfabesi’dir. Osmanlı döneminin en yaygın kullanılan yazı şeklidir.
Cumhuriyet’in kuruluşu, Harf Devrimi ve Genç Türkiye’nin Yeni Alfabesi; Latin alfabesine ilave ş-ı-i-ğ-ç harflerinin ilavesiyle oluşturulur. 1929 yılında 600 bin kişi okuma yazmayı öğrenir. Yıl sonunda sayı 3.5 milyonu bulur.
Ve, elbette bunlar kitapların sayesinde olur. İnsanoğlu söylemini yazmak, kayıt tutmak ve paylaşmak isteğindedir. İlk kitap M.S. 868’de Çin’de yazılır. Diamond Sutra, 7 sayfadır. 6 metin 1 tablodan oluşur. 30/75 boyutundaki eser ağaç kalıp usulüyle basılmıştır. Türkistan’da Tunhuang yöresinde Bin Buda mağaralarından birinde 1300 elyazmasıyla, Taoist bir rahip tarafından bulunur.
Ortaçağ ürünü El yazması kitaplar Papirüs rulolar üzerine yazılarak, ciltlenirler. Çoğu İncil ya da dini niteliktedir. Bunları hukuk, tıp, tabiat tarihi konusunda kitaplar izler, kronikler ve romanlar sonradan gelir. Ortaçağ’da kitapların çoğu Latince yazılmıştır.
Ortadoğu'nun elle çalışan ilk matbaa makinesi halen Mardin’de, bir zamanlar dini eğitim merkezlerinden biri olan Deyrulzafaran Manastırı'n da -Görünce çok şaşırdım, hala çalışabiliyor- bulunuyor. Antakya Süryani Kilisesi'nin Patriği Moran Mor İğnatiyos (4. Petrus Ö.1895)tarafından İngiltere'den getirilerek, 1888 ilk kitap basımı gerçekleştirilmiş. ‘’Turos Mamlo(Dilbilgisi) ve Yulfono Mşihoyo (Mesihsel Öğretiler) ve bir süre sonra ‘’Hikmet’’ adında süreli dergi basımına geçilmiş.
1494'te Nahmes Kardeşlerin Osmanlı’da ilk basımevini kurmalarından, 1727'de İstanbul'da ilk Türkçe baskı yapan makinenin çalışmaya başlamasına değin geçen yaklaşık 233 yıl içinde, gayrimüslim Osmanlı yurttaşları veya yabancı misyonlarca işletmeye açılan basımevi sayısının 37 tane olduğu sanılmaktadır. Ancak bu basımevlerinde herhangi bir Türkçe metin basılmamıştır. Vankulu Lugatı (Lugat-ı Vankulı), Osmanlı İmparatorluğu’nda, Müteferrika matbaasında 8500 adet basımı yapılan ilk eserdir. Sözlükçü el-Cevheri’ye ait olan eser 1589’de tercüme edilmiştir.
1720’de Mehmet Sait Efendi Paris'te bir matbaayı ziyaret etmiş ve İstanbul'a dönüşünde İbrahim Müteferrika ile bir matbaa kurmak için çalışmalara başlamışlar. Şeyhülislâm Abdullah Efendi'den dinle ilgili olmayan eserlerin basılabileceği yönünde bir fetva, III. Ahmet'ten de uygunluk fermanı almışlar. Makine ve Latin alfabesi kalıplarını yurt dışından getirmişler. 16 Aralık 1727 ‘de Darü't-Tıbâati'l Amire adlı ilk matbaanın kurulmuş.
Tabletten kitaba geçişin gerçek, zorlu bir yolculuğu olduğu görülüyor.
Kitaplarımıza dört elle sarılalım. Mecburi ev hapsinde kaldığımız bu salgın günlerini kitaplarımıza gömülebilme fırsatı olarak görelim. Keyifli okumalar dilerim.
|