İstanbul’un adaları… Adalar son yıllarda çok değişti. Romantizm çoktan yerini realizme bıraktı. Kalabalıklaştı, betonlaştı. Yine de Yesari Asım Ersoy’un ‘’Adalardan bir yar gelir bizlere’’ şarkısı bizim kuşağın kulaklarında kaldı. Aşıklar Yolunda yürürken paylaştıkları anıları hala gönüllerinde sır gibi saklayanları bilirim, ben.
Adalar kışın ürküten tenhalığına inat, yazın gürültülü bir debdebe yaşar.
Edebiyatımıza, Adalar’dan, ada tutkunu şair ve yazarlardan ne çok şiir, hikaye, roman, beste, güfte girmiştir. Sait Faik, Ahmet Rasim, Yahya Kemal, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Selim İleri, Celal Sahir, Ahmet Refik, Nurullah Ataç, Halit Fahri Ozansoy, Nejat Gülen, Aziz Nesin, Abdülhak Şinasi Hisar, Zeyyat Selimoğlu ve daha kimler kimler…
Adalar, şair ve yazarlarımızın sözcüklerinde, her dönem bir başka biçime bürünür. Temiz havası, denizi, manzarası, mehtabı, tabiatın renklerine bulanmış yokuşları, çiçekli bahçelere bakan sokakları, eski yaşanmışlıkları unutulmuş yeni sahipleriyle köşkler hala varlığını koruyabilen çamlıklar… Şükrü Tunar boşuna mı demiş? ‘’Adanın yeşil çamları, aşkımıza yer olsun’’ diye.
Büyükada’da Anadolu kulübü, eski neşesinde değilse de hala varlığını koruyor. Sanatta eşlik ediyor kulüp etkinliklerine. Yine esintili yine manzarası müthiş! İnsanlar? Onlar bir yıldan diğerine öylesine farklı ki, değişimi görmemek imkansız.
Yazar, gazeteci Ahmet Rasim, güfte ve bestelerini Heybeliada’nın gün batımlarında keyifli efkar akşamlarında yapar. ‘’Durmam, dinlenmem, cayır cayır yazar, vızır vızır okur,okuturum ‘’diyen Rasim yaşamını sürdürdüğü Heybeliada’da son nefesini verir.
Burgaz Adası’nda Sait Faik’i o zaman kim ne kadar bilir? Oysaki onun kahramanları bu adadan çıkmıştır. Ada balıkçıları tiplemeleri öylesine gerçektir ki sanırsınız kelimelerle resim çizmiş. Sait Faik hikayelerinde, yaşadığı gerçekleri objektif olarak yansıtmanın büyüsünü yakalar.
Yahya Kemal, dizelerinde sıklıkla aşıkların Adalar’ın sessiz ve tenha sokaklarında yaşanan aşklarına değinir. ‘’Şen Şarkıların durduğu lahza, kenarda/Yad et ki, seviştikti ilahi adalarda’’ diyerek muhteşem dizelerini döktürür.
1912'de Heybeliada'ya taşınan Hüseyin Rahmi, Kütahya milletvekili olduğu 1936-1943yılları dışında tüm yaşamını Heybeliada'da geçirir. Harika mizah anlayışıyla hayatı en içten ve gerçekçi yönleriyle ortaya koyarken güldürür. ‘’İki Hödüğün Hikayesi’’n de Büyük Ada’ya gitmek isteyen ama kendilerini Kınalı Ada’da bulan, sandalcının parasız olduklarını anlayınca Heybeliada’ya bıraktığı iki fakirin hikayesi son derece ironiktir.
Osman Nihat Akın ‘’Yine bu yıl Ada sensiz içime hiç sinmedi’’ derken içindeki derin boşluğu nasıl da ifade eder.
Ahmet Refik ‘’Adalar’dan Yaralandım’’ şiirinde ‘’Sinende nihayet sarı güller gibi yandım’’ diyerek aşkın, yüreğini kavuran ateşini ne de güzel anlatır.
Nurullah Ataç Adalardan başka yerde huzuru bulamadığını hep söyler.
Esat Mahmut Karakurt, sessiz sakin ada sokaklarında Aşıklar Yolu’nda, dalgın yürür. Yürür. Sonrasında evine kapanıp romanını yazar.
Halit Ziya Uşaklıgil ‘’Aşk-ı Memnu’’ romanında adaya da yer verir. Adalar her daim satırların konusu olmaya devam ediyor.
Adaların maskotu faytonlar artık yok. Atlar aldılar başlarını kayboldular. İçe sinse de sinmese de bazı şeyler değişirken, bazı şeyler sürdürülebilirliğini korumakta.
Adalar Kültür Derneği her Haziran ayında başlattığı Adalar Kültür ve Sanat Festivali’ni yaz boyunca devam ettiriyor. Söyleşiler, konserler, sergiler, çocuk atölye çalışmaları yaz aylarının vazgeçilmez etkinliklerini oluşturuyor.
Bu yıl, 26 Haziran’da Rekreasyon Derneğimizin ‘’Büyükada Pembe Düşler Sergi Etkinliği’de Adalar Kültür Derneği 2021 Yaz Kültür ve Sanat Festivali içindeki yerini aldı.
Sanat Prens Adaları’na yakışıyor.
|