Cumhuriyet’le birlikte kız çocuklarının mutlaka eğitim almaları ve erkeklerle aynı platformda işgücüne katılmalarının şart olduğunu; ilk olarak Kurtuluş Savaşı’nda kadının maddi ve manevi gücüne bizzat şahit olan Mustafa Kemal Atatürk ortaya koyar. Türk Kadınları Dünya üzerindeki hemcinslerinden çok önce Atatürk sayesinde kanuni haklarına kavuşurlar.
Türkiye’deki kadınlar milletvekili olabilmek için 1923’de Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurmayı isterler ama ne yazık ki 1909 Seçim Kanunu buna izin vermez. Parti kurma girişimi, Kadınlar Halk Fırkası-Türk Kadınlar Birliği’nin kuruluşuyla sonuçlanır.
İsmet İnönü’nün başbakanlığında gerekli yasal değişiklikle, 1934’de 191 milletvekilinin Anayasa ve Seçim Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisiyle; 22 yaşında her kadına seçme, 30 yaşında da seçilme hakkı verilir. Yasanın çıkmasıyla 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenler.
Sonrasında Cumhuriyet’in ışığı olan kadınların devri başlar. Cüzzam konusunda bilgi ve görüşlerini geliştirerek Tıp alanında devrim yaratan Türkan Saylan, Dünya’da Cüzzam’a çare bulan kadın olarak tanınır. Saylan, Ata’sının yolundan ilerler. Özellikle Doğu Anadolu’da okula gönderilmeyen kızların her birini ışıldayan eğitimli kızlar haline getirmek için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurar. Dernek arkadaşlarıyla birlikte ‘’Kardelenler’’ projesini hayata geçirir.
Kız çocuklarının eğitilmesi, okula gönderilmesi konusundaki gönülden öncülüğü, çabası ve eşsiz önderliğiyle ilham kaynağı olur. Karşısına çıkan engellere rağmen ömrünü kız çocuklarının eğitimine adayan, yürekli kadın Türkan Saylan, 36 binden fazla kız çocuğunun yaşamına dokunur. Eğitim almalarına, meslek sahibi olmalarına öncülük eder. Yaşama veda ettiğinde burs verdiği üniversite öğrenci sayısı 29 bin, yaptırdığı Kız yurdu sayısı 28, okul sayısı ise 56’dır.
Saylan ‘’ Okumuş ve bilinçli annelerin birçok şeyi değiştirebileceğine, okumuş kadınların kendiyle birlikte hayatı değiştirebileceğine inanıyorum…. Bir kadının yapabileceklerinin hiçbir sınırı olmamalı ve kendi hayatıyla ilgili kararları kendisi verebilmeli çünkü günümüzde çoğu kadın, ekonomik özgürlükleri olmadığı için babalarının baskılarına ya da kocalarının,’Evden çıkamazsın!’ zorbalıklarına mahkûm ediliyor. Hiçbir kadın bunu kaderi saymamalı.’’ der.
‘’Her eğitimli kadının Cumhuriyet’e borcu var!’’ sözü O’na aittir. Kanseri yenmeye uğraşıyor dahası hakkında çirkin, tutarsız yakıştırmalarla açılan davaların üzüntüsünü yaşıyorken; çiçekli penceresinden gülümseyerek el sallaması; Ondan bize kalan buruk bir görüntü, Cumhuriyet’e olan borcunu binlerce kez ödemiş hanımefendiden bize kalan –düşündürücü- son hatıradır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, geleneksel olarak kamusal yaşamda ve aile içinde hâlâ görülüyor. Türkiye’de erkek ve kız çocuklarının ilköğretimde başlama sayılarına bakıldığında erkeklere kıyasla 600 bin kız çocuğu hala okula gitmiyor. Türkiye, halen UNICEF’in temel eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını ve duyarlılık gösterilmesini gerekli gördüğü 25 ülke arasında yer almaya devam ediyor.
Cumhuriyetin ışığı olan kadınlardan biri daha Betül Mardin ‘’Kız çocukları çok mühim. Kız çocuklarına yardımcı olmak gerek. Akılda ve sevgide eğitmek gerek. Erkek önemli ama kadının rolü erkek kadar büyük. Erkeği kadın doğuruyor. Kadınlar olmasa erkekler yok! Kadın ve erkekler çocuklarını mutlaka eş değerlerle büyütmeliler.’’derken önemli bir gerçeğe parmak basıyor.
Daha yeni görüştüğüm Mardin köylerinden birinde ki okul müdürü ‘’ Burada Doğu illerinde yoksulluk ve cinsel nedenlerle okutulamayan kız çocuklarının eğitimi için yardıma ihtiyacımız var. Zehir gibi akıllı, okuma isteğinde olan kızlarımızın, kitap, giyecek sıkıntısı var. ‘’ diyerek yakınıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2017 yılı verilerine göre, Türkiye'de yaklaşık 23 milyon çocuğun yüzde 49'u kızlardan oluşuyor. Batı illerinde okula giden kız çocuğu oranı %80’ken bu rakam Doğu illerinde %50’ye kadar düşüyor.
Kız çocuklarının eğitimi konusunda bizlere büyük görevler düşüyor. Bireysel ya da Sosyal sorumluluk projelerde yer alarak, gücümüzün yettiğince, okuyan kızlarımıza destek olmamız gerekiyor.
Ve tabi birde Mustafa Kemal Atatürk ‘’Ey Kahraman Türk Kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde yükselmeye layıksın’’ derken; kızların okumasına set çeken, kadının kahkahasına karışan, kadın ve erkek eşit değildir diyenlere GEÇİT; Türkiye’de her gün bir kadın öldürülürken ‘’Kadına şiddet abartılıyor’’ bakışıyla İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçenlere OY vermemek gerekiyor.
Harika Ören
17.10.2021 Kocaeli/İzmit
|