29 Şubat doğumlular yine cezalı bu yıl.
En az güne sahip Şubat ayı, 28 gündür sadece 4 yılda bir 29 gün çeker. 29 Şubat doğumlular, doğum gününü 4 yılda bir kutlayabilenler geççek, gitçek, sabır gerek.
3 yıldır Dünya’ya da Covid 19 cezası kesildi. Geççek, gitçek diye sabırla bekliyoruz.
Daniel Panzac, 1778 yılı Şubat ayında İstanbul’un eşine az rastlanır bir salgınla,Veba Salgınıyla sarsıldığını yazar. Öyle ki maddi durumu iyi olan Galata ve Peralılar Boğaziçi’ndeki semtlere göçerler. On ay süren salgın sonunda 200 bine yakın can kaybı yaşanan şehrin bu sayı o zamanki nüfusunun üçte biri demektir.
Cüce Şubat derler ya, ah! O nelere tanıklık eder, nelere…
17 Şubat 1926’da Türk Medeni Kanunu imzalanır. ‘’Kadının Adı Yok!’’ der ya Duygu Asena; kadının adı 96. Yıldönümünü kutladığımız 743 sayılı kanun sayesinde var. Siz bakmayın, kadınını-çocuğunu koruyamayan, İstanbul’da imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden dönen, erkeklerin işlediği kadın cinayetleri hakkında tek kelime etmeyen günün insanına; her şey gibi bu da geççek, gitçek…
Jennifer Lopez’e ‘’Atatürk ismini hiç duydunuz mu?’’ diye sorulur ve ‘’Savaştan yeni çıkmış bir ülkenin o kadar derdi varken, Dünya’da kadın konusuna kimse el atmamışken; Türk Kadınları’na Seçme ve seçilme hakkı veren lideri mi soruyorsun?’’ cevabı alınır.
Şubat ayı tarihte, Kadınlar Halk Fırkası- Türk Kadınlar Birliği- 7 Şubat 1924-kuruluşuna da tanıklık eder. Kadınlar Halk Fırkası Türk kadınının Milli Mücadele’de erkeğinin yanında durarak, destek olması sonucu ortaya çıkar. Latife Hanımdan destek aldığı bilinen derneğin kurucuları arasında, Latife Bekir Çeyrekbaşı, Nezihe Muhittin, ve Sabiha Zekeriya Sertel vardır.
Ülke kadınları Mondros Mütarekesi -30 Ekim 1918- sonrası ülkesindeki yabancı işgallerine karşı düzenlediği protesto mitingleriyle dünyaya sesini duyurur. Bağış toplar, zulüm gören çaresiz ve yalnız kadın ve çocuklara kucak açar; cepheye malzeme taşır, cephe gerisinde sağlık hizmeti verir ve bir fiil savaşa katılırlar. Millî Mücadele döneminde Türk Kadını’nın bu fedakârlıklarını gözleyen ve takdir eden Mustafa Kemal Paşa, 21 Mart 1923’de ki Konya kadınları toplantısında ‘’…Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halasa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez…”. Sözleriyle takdir ederek, erkeğiyle eşit şartlarda olmasının yolunu açar.
‘’Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyor musunuz? Kadınlara nasıl muamele edildiğine bakınız!’’ Der, ulu önder, başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk… Fikirleri ve yaptıklarıyla yaşayacak; Geççek, gitçek olanlar kadir kıymet bilmeyenler olacaktır.
Tam da cüce Şubat’ın son günlerinde ülkemizin değerli sanatçısı Tarkan, sessizliğini bozdu ve yeni şarkısıyla öyle bir noktaya parmak bastı ki; ‘’Beni sorarsan/Ben de iyi değilim pek/ Kalmadı eski neşem hiç/ Tadım tuzum yok pek/ Dar, dar geliyor ruhuma bedenim/ Har har yanıyorum/ Küle dönmek üzereyim’’ derken dillere tercüman oluverdi.
‘’Bunlarda geçek, gitçek! Yakındır sabrın zaferi, biz hep hayata meydan okumadık mı? Bu kaçıncı darbe, ilk değil ki? Biz neleri atlatmadık ki?’’ Derken yüreklere su serpiverdi.
Evlerde kaldık daraldık! Etiketlere baktık daraldık! Faturalar geldi daraldık! Çocuklar, beyler evde -home work-daraldık! Televizyonlarda ‘’Büyüklere masallar’’ dinlemekten daraldık! Sağımız solumuz Omigron-ölü sayısı 200 lerde- daraldık! Hangi aşı korur, hangisini olalım derken; daraldık! Her gün bir kadın cinayetine şahitlik etmekten daraldık! Din kisvesi altında çocuklarımıza uygulanan şiddet ve tecavüzlerden gına geldi. Daraldık!
Bu ahlak bozukluğundan, yalan söylemlerden, kandırmacalardan daraldık!
Dayanıyoruz, biliyoruz çoğu gitti, azı kaldı. Düştük ve hep kalktık. Yakındır sabrın zaferi, geççek elbet bu da geççek!
İçimiz ferah, her şey çok güzel olacak; geççek bu günlerde gitçek!
Harika Ören İzmit 18.Şubat 2022
|